Ev

725 5 4
                                    

11 Nisan 2023 22.45

Deniz, anahtarını çıkardı ve deliğe sokup çevirerek kapıyı açtı. Gülümseyerek "buyurun!" dedi. Arkadaşları ve Cengiz'i içeriye aldı.

Cengiz, içeriye girdikten sonra koridordan salona geçti ve etrafına şöyle bir göz gezdirdi. Uzun fakat fazla geniş olmayan bir odadaydılar. Amerikan mutfağı bulunuyordu. Salonda; duvarın çoğunluğunu kaplayan, uzun ve geniş bir pencere vardı. Pencerenin çaprazında bir yılbaşı ağacı ve önünde de iki puf minderi vardı. Minderlerin bir çaprazında üçlü kanepe, diğer çaprazında ise bir televizyon vardı. Amerikan mutfağın ise bir barı ve beş tane taburesi bulunuyordu.

"Ayakta kalmayın, geçin oturun."

"Asıl sen otur, biz her şeyi hazırlarız. Sonuçta doğum günü kızısın."

Deniz, bir süre itiraz etti fakat itirazının bir yarar sağlamadığını anlayınca gülerek "peki." dedi ve üçlü koltuğa oturdu. Bacak bacak üstüne attı ve Cengiz'e bakarak yanına oturmasını istediğini işaret etti.

Cengiz, Deniz'in yanına oturdu ve Deniz'in çizmelerini çıkardıktan sonra çıplak kalan bacaklarına baktı. Sonra Deniz'in yüzüne baktı ve "doğum günün kutlu olsun tekrardan." dedi.

Deniz, gülümseyerek teşekkür etti ve Cengiz'in dizini şefkatle sıktı.

Cengiz, hayalini kurduğu an karşısında bir elektriklenme hissetti ve ardından gülümsedi. "Bira ister misin?" diye sorulunca "olur." diye yanıt verdi ve böylelikle Deniz ayağa kalkıp mutfağa gitti. İki bira alıp Cengiz'in yanına geri döndü ve koltuğa oturup biranın birini Cengiz'e verdikten sonra bacak bacak üstüne attı.

"Sen ne iş yapıyordun?"

Cengiz, gülümsedi ve "ben yazarım." diye yanıt verdi.

"Doğru. İsmini birkaç yerde duymuştum. Henüz bir kitabını okumadım ama fırsatım olursa okuyacağım."

Cengiz, birasından bir yudum aldıktan sonra başıyla teşekkür etti ve bu sırada Deniz'in "televizyon izler misin?" dediğini duydu. "Sen izlersen izlerim." diye yanıt verdi.

Deniz, ayağa kalktı ve televizyona yaklaştı. Kumandayı almak için yere eğilince Cengiz Deniz'in kalçasına odaklandı. Bir süre sonra başını sağa çevirdi ve Zeynebin kendisini izlediğini gördü. Birden ateş bastığını yüzünün kıpkırmızı olduğunu hissetti. Zeynebin bıyık altından güldüğünü fark edince biraz olsun rahatladı ve yanına oturan Deniz'e bakıp "ne izleyeceğiz?" diye sordu.

"Bilmem, misafir olan sensin, sen karar ver."

"Ama doğum günü kızı olan da sensin."

Deniz, gülümsedi ve birasından bir yudum aldı. Ardından saatine baktı. "NBA maçı vardı." dedi.

"Ben okeyim, açabilirsin."

Deniz, "tamam." diye yanıt verip spor kanalını açtı. Bir yudum daha içti. Bir süre beraber maçı izlediler, maç hakkında yorum yapıp sohbet ettiler ve bu sırada salonun ortasında bulunan sehpaya pastalar börekler servis edildi. Deniz, sonrasında ikinci biraları aldı ve onlar da bitti.

Cengiz, bir üçüncüsünü almak için ayağa kalkmaya yeltenmişti ki Hülya onu durdurdu.

"Boş verin birayı. Birazdan daha iyileri gelecek."

Cengiz, "tamam." dedi ve son hazırlıklar da tamamlandı. Salonun ışığı kapatıldı ve pastanın mumları yakıldı. Doğum günü şarkıları eşliğinde doğum günü pastası Deniz'e yaklaştırıldı.

Deniz, gülümseyerek pastaya baktı ve gözlerini kapatıp bir dilek diledikten sonra mumları üfledi. "Ne diledin?" diye soran Cengiz'e baktı ve gülümseyerek "dilek söylenmez." diye yanıt verdi.

Cengiz, gülümseyerek "tamam." dedi ve sonra "haydi pastayı keselim." diye ekledi. Bıçağı aldı ve Deniz'in ellini tutarak bıçağı sağlamca tutmasını sağlayıp onunla beraber pastayı kesti.

Deniz işveli işveli gülümseyerek Cengiz'e baktı ve bu bakışı herkes fark etti, ne anlama geldiğini de anladı. Ardından Hülya pastaları servis etti ve alkoller kadehlere doldurulup pastanın yanına konuldu.

Deniz, pastadan bir ısırık alıp zevkle çiğnedi. "Güzel seçmişsiniz." dedikten sonra viskisinden bir yudum içti. Cengiz'e bakarak "sen de beğendin mi?" diye sordu?

"Evet, pasta baya iyiymiş."

Deniz, "güzel." dedi ve hızlı bir şekilde pastasını bitirdi. Alkoller de yavaşça bitti ve Deniz, gülerek "ben kafam güzelleşti." dedi Cengiz'in gözlerini kendisine diktiğini fark ederek "ne oldu?" diye sordu.

"Liseden beri sana hayranım. Eskiden her sabah seni izlerdim. Hatta sana âşıktım resmen."

Hülya, üçlü koltuktan kalktı ve bardan bir tabure alıp cam kenarına, diğer arkadaşlarının yanına gitti. Bu sırada Deniz ise gülerek kadehlere viski doldurdu. Ardından Cengiz'e kadehini verdi ve "demek bana hayrandın..." dedi.

"Evet, öyle."

"Peki şimdi aşk hayatın nasıl gidiyor?"

"Herhangi bir gönül bağım yok kimseyle."

Deniz, kadehini bitirdi ve hemen ardından Cengiz'in de bitirmesini işaret etti.

Cengiz, viskisini bir dikişte içti ve güldükten sonra "ne bu hız?" dedi.

"Beni sarhoş etmeye mi çalışıyorsun?"

Deniz, kadehleri tekrar doldururken "hayır." dedi.

"Hepimizin sarhoş olmasını istiyorum. Bugün benim doğum günüm ve doğum günü çocuğunun her dediği yapılır."

"Peki, öyle olsun bakalım."

"Eee, sorularımla seni terletmeye devam edebilir miyim?"

"Gönder gelsin!"

"Daha önce kaç kez seviştin?"

Cengiz, sorunun bel altına kaymasına şaşırsa da bundan hoşlandı. Bir yudum viski içti ve "beş altı." diye yanıt verdi.

"Peki kaç kadınla?"

Cengiz, sırıttı ve "beş altı." diye yanıt verdi. Bunun üzerine Deniz, bir yudum içti ve "çok dürüstsün." dedi.

"Öyleyimdir. Neyse beni bırakalım da sana geçelim. Senin seks hayatın nasıl?"

Deniz, Cengiz'e iyice sokuldu ve onunla kadeh tokuşturduktan sonra bir yudum içti. Kulağına "senden az." diye fısıldadı ve aynı zamanda yavaşça bacağını okşadı.

"İşten dolayı gönül eğlendirmeye, sevişmeye fırsatım olmuyor aslında. Klasik bir tabirle 'ben işimle evliyim' ama senin için, seninle bir şeyler yapabilirim."

Cengiz, Deniz'in sözleri ve dokunuşuyla titredi. Önce ne yapacağını bilemedi ama sonra elini yavaşça Deniz'in sırt dekoltesine doğru götürdü ve çıplak sırtını okşadı.

"Çocuklar, gelsenize! Dışarısı cıvıl cıvıl. İnsanları seyredip sohbet edebiliriz."

Cengiz, elini geri çekti ve gözlerini devirdi. İçinden "sikerim insanları!" dedi ve bu sırada Deniz de yapmacık bir şekilde gülümseyerek "hemen geliyoruz." dedikten sonra ayağa kalktı. Bara gitti ve iki tabure kapıp pencere önüne geçti. Ardından sohbet ede ede içkilerini içerek iyice sarhoş oldular.

Cengiz, Deniz'in sırtını parmaklarının ucuyla okşadı. Ardından Deniz'in buna karşı çıkmayıp aksine gülümseyerek dudaklarını ıslattıktan sonra hafifçe ısırmasından cesaret alarak daha da aşağılara indi ve elini elbisesinin içine götürdü. Kalçasının çatal kısmını yavaşça okşadı.

"Kızlar... ve Cengiz!.. Biraz televizyon mu izlesek?"

"Siz izleyin kızlar ya! Bizim konuşacaklarımız var."

Hülya, güldü ve "tamam." dedi.

"Biz siz çiçeği burnunda çifti yalnız bırakalım da sohbet edin."

Deniz, gülerek karşılık verdi ve arkadaşlarını televizyon karşısına geçene kadar seyrettikten sonra bacak bacak üstüne atarak Cengiz'e baktı. Kulağına doğru eğildi ve bir yandan "demek beni istiyorsun?" diye fısıldarken bir yandan da elini aletine attı.

Bölüm Sonu

Haz Dolu Yaşamlar "Fuckbuddy"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin