26

501 2 1
                                    

Cengiz, bir anlığına şoka girer gibi oldu fakat sonra kendisine gelebildi.

"Baba mı oluyorum yani?"

"Evet, Cengiz. Sen bu durumu reddetsen bile ben çocuğuma bakarım, haberin olsun."

"Saçmalama Deniz! Çocuğumu reddedecek halim yok. Durum biraz karışık o kadar."

"Aslında ikimizi boşanmış bir çift farz edersek karışık değil."

"Neresinden farz ederseniz edin, karışık değil bence. Hatta üçümüz beraber yaşamalıyız. Senin ve bebeğin sağlığı için en iyisi bu."

Cengiz, "haklısın Melike." dedi ve sonra Deniz'e döndü.

"Karnın büyüyünce yürümek bile sıkıntı olacak senin için..."

"Ay yeter! İnsanı söylediğine pişman ettirmeyin. İnsanı boş yere tedirgin ediyorsunuz. Sizinle kalacaksam bu kadar üzerime düşülmesini istemem ona göre."

Cengiz de Melike de gülümsedi ve senkronize bir şekilde "tamam." lafı çıktı dudaklardan.

"Ee, şimdi ne yapıyoruz peki?"

"Şöyle güzel bir karnımızı doyuralım, sonra da güzel bir çay içeriz."

Deniz, "peki." dedi ve ardından içeri girip yemek yediler. Sonrasında Cengiz, ayağa kalktı ve banyoda elini yıkamasının akabinde televizyonun sol çaprazındaki koltuğa uzandı. Ardından televizyonu açtı ve bir spor kanalını buldu.

"Bugünkü maçı unutmuşum, aklımdan çıkmış tamamen."

"Biraz ses versene!"

Cengiz, Deniz'in isteğini yerine getirdi ve sonra maçı izlemeye koyuldu. Bu sırada Melike, salondan çıktı ve bir süre sonra elinde tepsiyle geri döndü. Çayı orta sehpanın üzerine bıraktı ve bardaklara çay doldurdu. Bir bardağı Deniz'e verdi ve sonra Cengiz'e baktı.

"Bebeğim doğrul da çayını vereyim."

"Orada kalsın hayatım ben alırım."

Melike, "peki." diye yanıt verdi ve kendi çayından bir yudum içti. Cengiz'e baktı ve onun koltukta doğrulduğunu ve orta sehpaya uzanıp çay bardağını eline aldığını gördü.

"İddiaya girelim mi?"

Cengiz, Melike'ye döndü ve "ne iddiası?" diye sordu.

"Bence sen bu maçın tamamını izlemeyeceksin."

"Saçmalama, iki dakikada iki şut oldu bile. Bu maçı neden bırakayım?"

Melike, bir yudum çay içti ve "devamında pek zevkli olmayacak." dedi.

Cengiz de bir yudum çay içti ve "peki, girelim." dedi.

"Ama nesine girelim?"

"Kaybeden kazananın istediğini yapacak. Tabi sınırları zorlamamak şartıyla."

Cengiz, "anlaştık." dedi ve çayını yudumlayıp maçı seyretmeye devam etti. Beş dakika boyunca top bir o tarafa bir bu tarafa geçti ve bir gol pozisyonu olmadı.

"Bak, ben sana ne demiştim?"

"Ama henüz beş dakika oldu ve maç sıkıcı değil."

Melike, Cengiz'e yeniden çay doldurdu. Ardından ona sinsi sinsi baktı ve Deniz'e de çay doldurdu. Ayağa kalkıp "ben duş alacağım." dedikten sonra arada Cengiz'e bakarak salondan yavaş adımlarla çıktı. Sonrasında yukarı kata çıktı ve banyoya yöneldi.

Cengiz iki üç dakika daha çayını yudumlayarak maçını izledi ve hâlâ maç izlediğini gören Deniz bir kahkaha atıverdi. Ardından Cengiz ona şaşkınlıkla baktı.

"Ne oldu Deniz?"

"Hâlâ anlamadın mı? Seni banyoya çağırıyor. Sana bakışını görmedin mi?"

Cengiz, sırıttı ve "davete icabet etmeliyiz." dedikten sonra ayağa kalktı.

"O zaman iddiayı kazanır."

Cengiz, sırıttı ve "kazanırsa kazansın." dedi. Hızla salonu terk edip yukarı kata çıktıktan sonra yavaşça banyonun kapısını açtı ve içeri girdi. Etrafına bakınca içerisinin çoktan buğulandığını fark etti. Hızlıca üzerindekileri çıkardı. Akabinde Duş kabinin kapısını yana doğru çekti ve içine girdi. Kapıyı tekrar kapattı.

"Beni çok beklettin Cengiz."

Cengiz, sinsice sırıttı ve Melike'yi belinden tutup duş kabininin camdan kapısına dayadı. Yüzüne bakıp "çok mu azdın?" diye hırıltıyla sordu. Ellerini aşağıya indirip bacaklarını okşadı. Dudaklarına yapıştı ve hemen karşılık aldı.

Melike, bir elini geriye doğru atıp camdan destek aldı ve diğer elini Cengiz'in omuzundan sarkıttı. Kalçasını cama dayadı ve buğudan izini çıkardı.

Cengiz ise Melike'nin sağ bacağını havaya kaldırdı ve boşta kalan eliyle kızlığını okşadı. Bir süre kızlığını ve bacağını okşayarak Melike'nin alt dudağını –arada üst dudağını da- emdi ve sonra boynuna indi.

"Aşkım sen gelmeden kendimi yeterince okşadım. Hemen içime girebilirsin. Hatta girsen daha iyi olur."

Cengiz, sağ elini cama dayadı ve gülerek Melike'ye baktı.

"Senin şu bitmeyen azgınlığınla ne yapacağız biz?"

"Azgınlığımı dindireceksin sürekli. Olacak olan bu."

Cengiz, sırıtarak "zevkle!" dedi ve Melike'nin bacağını daha da kaldırarak içine girdi. Tekrar dudaklarına yapıştı. Kalçasını ileri geri hareket ettirip dudaklarını öptü. Öpüşmeleri kuvvetlendi ve Melike Cengiz'in ağzının içine doğru inleyerek alt dudağını emdi. Dilini Cengiz'in diliyle buluşturdu ve iki uzuv tekleşti. Melike, inleyerek Cengiz'in ensesini okşadı ve Cengiz içine girip çıktıkça inledi.

Cengiz, bir süre sonra iyice sert öpmeye ve sert pompalamaya başladı. Melike, kesik kesik inledi ve güldü.

"Camı kıracaksın yakında!"

"O zaman seni sikmeye dışarıda devam edeyim bebeğim."

"Aaah! Evet, her yerde becerebilirsin... boşaltabilirsin beni."

Cengiz gülerek "peki o zaman." dedikten sonra duş kabininden çıktılar. Melike, aynalı lavabonun tam karşısına geçti ve Cengiz'in tam önünde domaldı. "Gir içime!" diye inledi.

Cengiz, sırıttı ve "memnuniyetle!" diyerek Melike'nin içine girdi. Kalçasına birkaç okkalı şaplak attı ve bu şaplaklar Melike'yi inletince güldü. İnleyerek ileri geri hareket etti ve kalçasını tokatlamaya, ellerinin izlerini çıkarmaya devam etti.

Melike, zevk içinde inledi ve ellerini aynaya bastırdı. Bu sırada Cengiz de Melike'yi belinden tuttu ve zevk içinde nefes nefese inledi.

"Geliyorum aşkım geliyorum."

Cengiz, "ben de!" diye inledi ve Melike'nin beline yapışan ıslak saçlarını toplayıp hırıltıyla karışık bir şekilde inledi. Birkaç saniye sonrasında Melike'nin başını kendisine doğru çekti ve alnına bir öpücük kondurduktan sonra ikisi de de boşaldı. Cengiz, Melike'yi öpmeye devam etti ve burnuna, dudaklarına, çenesine ve boynuna, kısacası her yerine öpücükler kondurdu.

"Kuzum seviştikten sonra öpmeye devam etmen var ya... hemen tekrar azdırıyor beni."

Cengiz, güldü ve geriye doğru çekildi.

"Ne yapayım? Seni öpmeye karşı koyamıyorum."

Melike, güldü ve Cengiz'e yaklaşıp göğsünü okşadıktan sonra karnını da okşadı. Boynunun ve yüzünün her yerine öpücükler kondurdu.

"Neyse, şimdi tekrar duşa girmemiz gerekecek."

Cengiz de gülerek "haklısın." diye yanıt verdi. Ardından beraber duşa girdiler ve yavaş yavaş, zevkine vara vara yıkandıktan sonra banyonun kapısı çaldı. Cengiz, "efendim Deniz?" diye yanıt verdi.

"Murat adında bir misafiriniz var. Sizinle görüşmek istiyor."

Bölüm Sonu

Haz Dolu Yaşamlar "Fuckbuddy"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin