b. 14

635 85 48
                                    


Tüm askerlerinin gözünde şimdi ufaktan kendini belli eden bir kınama vardı. Polat sevilen bir subaydı ve hiç kimseye bilerek haksızlık yapmazdı.

Herkesin içinde üstelik karşı tarafın alenen kışkırtmasını yok sayıp bir subayı tokatlamış olmasını yakıştıramıyordu kimse Toprağa.

Toprak koşar adımlarla üst kata çıktı eşinin odasına girdiğinde gördüğü görüntü ile zorlukla yutkundu.

_______________________________________

Oda darmadağın olmuştu. Yer gök bir birine girmiş gibiydi. Toprak o an anladı yaptığı hatanın boyutunun bir özürle giderilemiycek kadar derin yaralar açtığını.

Asker! Üsteğmenin nerede? Ne burasının hali çabuk toparlayın derhal!

Asker: Polat komutanım yaptı çok sinirliydi ve sanırım... Ağlıyarak çıktı komutanım.

Tamam dediklerimi yapın hızlı.

Nerdesin sevdiğim Allâh belamı versin nasıl kıydım ben sana. Telefon Telefon... Nolur aç Polatım.

Telefon defalarca kez çaldı çaldı ama açan olmadı. Bu arada tüm karargahta arıyordu Polatı. Nizamiye girişindeki nöbetçi çıkmadığını hala burda olduğunu söylediğinde rahatladı.

Yanıma gelen Binbaşının postası ile zorlukla yutkundum. Odasında bekliyorlardı bizi ama Polat yoktu.

Kapıyı tıklatıp gel komutu ile içeri girdiğimde gördüğüm yüzle sevinçten göbek atıcaktım ama istifimi bozanadım.

Yüzbaşı Toprak Balcı Kahraman izmir emredin komutanım.

Binbaşı: Rahat pozisyonunda dinleyin yüzbaşı. Komutanım burun sorgu sizde.

Osman: Evet bu karışıklığı ilk olarak çıkartan kişilerden dinliyelim. üsteğmen Polat dinliyorum.

Komutanım denetim için tuvalete girdiğimde üstteğmen Veli'nin uygunsuz bir pozisyonunda olduğunu duydum. Şaşırtıcı olan ona eşlik eden sesti efendim.

Osman: Devam et kimdi?

Yüzbaşı Toprağın....

Asla komutanım böyle bir olayda zinhar bulunmadım.

Toprak korku ile eşine dönmüştü. Yoksa ondan şüphe ettiği için mi bu kadar delirmişti. Ya ona inanmazsa? Onun gibi dinlemeden hüküm verirse!

İzninizle devam ede bilirmiyim komutanım?

Osman: Devam et Yüzbaşı bölmeyin bir daha!

Emredersiniz komutanım.

Yüzbaşı Toprağı taklit ederek sevişen bir erdi komutanım. Yüzbaşının böyle bir olayda olmasına ihtimal bile vermedim. Üstteğmen Veli, komutanımın kocasını yakında bırakıp kollarında teselli bulacağını söylediğinde soğuk kanlı olamadım ve kendisini bir güzel benzettim efendim.

Osman: Veli iddalar için ne diyorsun? Şahit isteyelim mi kabul ediyormusun?

Veli: İftara atan torpilli olunca böyle mi işliyor süreç komutanım?

Binbaşı: Haddini bil teğmenin! Karşında devren yok Türk Silahlı Kuvvetleri'nin şerefli komutanı var!

Veli: Polatın torpili nerden kimse söyleyemiyor komutanım?

Osman: Babasının kim olduğunu düşünüyorsunuz teğmen?

Veli: Savunmaya bakılırsa Binbaşının zamanında Teğmenin annesi ile bir münasebeti olmuş gibi araştırmalarım...

İşte son nokta buydu. İşleri basit bir kavgadan askeri mahalleye taşıyan son nokta!

Osman silahına davranıp saniye düşünmeden namluyu ucuna sürdü.

Baba sakın!

Osman Veli'nin önünde ona siper olan oğluna şiddetle bağırıyordu.

Osman: Oğlum çekil! Biz şerefimiz için yaşar, şerefimiz için ölürüz. Sana eşine attığı iftiralar yetmedi birde benim biricik eşimi diline doluyor!

Babam işte annem için sok o silahı yerine. Askeri mahkeme... Orda çözelim en ağır cezayı almasını sağlarım sana asker sözü.

Veli: Affedin komutanım ben bilmiyordum... Öldürmeyin yalvarırım öldürmeyin.

Binbaşı: Toprak al bunu teslim et çabuk çıkart odadan!

Derhal komutanım yürü şerefsiz!

Polat babasına sarılıp elindeki beylik tabancasını alıp masaya bırakmıştı. Zorlukla soluyordu şimdi Polat. En son sıkışmayı, nefes alamayışını babasının Doğu'da esir düştüğünü öğrendiği gece yaşamıştı. 17 yaşında bir harbiyeliydi.

Aniden babasına tutunup yere yığılıp göğsünü tuttu konuşamıyordu Polat

Ba-ba.... Şeref-imi-ze... Leke...

Osman: Ambulans.... Polat Polatım konuşma tamam sakinleş nefes al. Konuşma babam konuşma! Beni sensizlikle imtahan etme oğlum.

Gurur duy... Ben.. Hep duydum.

Gözleri kararırken odaya giren Toprak ortalığı yıkıyordu şimdi. Kucakladığı gibi dışarı çıkartmış devirden gelen doktor ve ambulansla herşey çok hızlı olmuştu.

Şimdi tüm aile acil müdahale odasının önünde Polat'tan gelicek iyi haberleri bekliyordu.

Doktor çıktığında ilk Osman yanına geldi merakla ağzının içine bakıyorlardı.

Doktor: Geçmiş olsun hastamızın durumu şuan için stabil. Aşırı strese bağlı bir kalp krizi geçirmiş.

Vedat: Çok genç nasıl kalp krizi?

Doktor: Çok yoğun ve üst üste yaşanılan üzücü hadiseler neticesinde karşılaşa biliyoruz bu durumla.

Hikmet: Ne yapılıcak peki doktor?

Doktor: Ameliyatlık bir durum yok kontrol altında tutucaz küçük bir anjio ile tıkalı bir damar var mı ona bakıp hastamızı bir iki gün misafir edicez.

Vedat: Ne gerekirse yapılsın.

Anne lütfen otur hemşire bakarmısınız?

Vedat: İyiyim ben oğlum iyi olsun ben de olucam.

Osman: Benim suçum benim yüzümden hep benim yüzümden!

Hikmet: Osman ne alakası var yapmayın böyle güçlü durmalıyız Polat için.

Osman: Önünde silah çektim! Vurucaktım şerefsizi oğlum benim için endişe....

Ben ona vurdum herkesin içinde tokat attım. Kimsenin değil benim suçum Osman baba kızılacak lanetlenicek tek kişi benim.

Vedat: Şimdi bunların ne yeri ne zamanı. Polat ordan sağ sağlim çıktığında çözülmeyecek mesele yok.

Hikmet: Evet tek suçlu o pislik herif o kadar. Şimdi içerdeki oğlumuza odaklanıyoruz sadece anlaşıldı mı?

Osman da Toprakta onaylamıştı el mecbur. Toprak ne kadar onaylamış olsada için için biliyordu Polatın bu halinin tek suçlusu oydu.

Bölüm Sonu....

Yeni bölümde görüşmek üzere ✌

RütbelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin