Yolculuk babasının vasiyet konuşmasında dolayı biraz soğuk geçiyordu. Babası kısa aralıklarla uyuyordu. Radyoda sevdiği türküler çıkınca eşlik ediyordu Selim bey gözleri kapalı şekilde...
Ankara'ya kadar 4 mola verdiler. Yolun sadece 2 saatlik kısmınında Selim bey kullanmıştı arabayı... Ankara'ya girince önce ki günden yer ayırttıkları otele gittiler. 2.kat 23 nolu odaydı. Odaya yerleştiler. Mustafa uyumak istiyordu ama babası uyumadan da uyumayacaktı. Selim beyin gözleri kapanmıştı. Odanın kapısını kilitledi, Anahtarı yastığın altına koydu ve uyudu...
3-4 saatlik uykudan sonra ilk Mustafa uyandı. Hemen kapının kilidini açtı. Telefonunu kontrol etti. Kardeşleri aramıştı. Onlara dönüş yaptı. Sorun olmadığını şimdilik durumlarının iyi olduğunu anlattı. Ayrıca burada alacakları evleri gezecekti. Onları aradı. Hangi saatte gezeceklerini bildirdi ve bu sırada Selim bey uyandı. Mustafa yapacakları işlemleri anlattı ve program yaptılar...
2+1 güzeldi. Hemde hastaneye yakındı. 230 istiyordu ev sahibi. Orta yolu bulup 215'e anlaştılar...
Evi temizlediler ve Malatya gelen eşyaları yerleştirdiler. Mustafa balkonlu odayı almıştı ve geniş bir odaydı. Selim ise diğer oda da kalacaktı...
Bugün hastanedeki ilk gün olacaktı. Selim bey ve Mustafa kararlıydı. Yola koyuldular. 10 dakika sonra hastaneye ulaştılar. Konusunda uzman iki hekim vardı; Cengiz ve Kurthan bey. Hastanın ve hastalığın seyrini öğrenmek için Selim beyi tedavi edeceklerdi ve Selim bey 2 gün boyunca hastanede kalması gerekiyordu. Mustafa' da refakatçi olarak kalabilirdi. Ve kayıt yapması için Cengiz ve Kurthan beyin hemşiresi İkra hanıma yönlendirdiler. İkra hanımın odası doktorların odasının yanındaydı...
Evrakların tamamını sol eline aldı ve alışkanlığı olan seri ve ritimli 2 kez çift çaldı kapıyı. İçeriden " gelll" sesini duydu. Mustafa bu ses tonundan etkilenmişti. Garip bir heyecan kapladı içini. Ama genelde sesi güzel olan kadınların şişman olduğunu düşünürdü ve bundan dolayı heyecanı bir anda kesildi. Kapıyı açtı ve kapıda kalakaldı. Hemşire İkra çok güzel bir kadındı. Saçları, hafif Orta Asya Türklerini andıran gözleri ve fiziği Mustafa'yı büyülemişti. Yıllardır kalbi mühürlü olan ve buz tutmuş kalbinin içinde İkra aşkı tutuşmaya başladı ve o buzlar eridi bir anda... İkra yine kendisini gören diğer erkekler gibi bu gencinde kendisine ilk görüşte aşık olduğunu anlamıştı. Bu yine iyidi. Kaç defa yaşlı başlı zengin adamlar hediyelerle odasının kapısında beklemişlerdi. Hepsi evli zamparanın önde gidenleriydi. Bu genç ise kendi yaşlarında, zengin olmadığı belli ve parmağında yüzük yoktu yani bekardı...
Mustafa sol elindeki dosyaları yere düşürdü ve düşme sesiyle ikiside kendine gelmişti. Ama Mustafa çoktan tekrar hayaller aleminde 1 dakika önce aşık olduğu hemşire İkra'sıyla kır düğünü yapıyordu...
İkra"buyrun beyefendi"
Mustafa o an sadece elini uzatıp sana sırılsıklam aşık oldum. Hayatımın sonuna kadar benimle yaşamaya var mısın? sorusunu sorsa acaba İkra hanım beni nasıl kovar diye düşünürken
İkra "evet" dedi buraya geliş sebebiniz nedir dercesine ama tabi Mustafa'nın zihnindeki soruyla zamanlaması aynı olunca
Mustafa "nasıl yani? Kabul mu ediyorsunuz?" dedi ve o soruyu içinden sorduğunu hatırladı.
Mustafa "şey. Ben. Babam. Kayıt. Offff. 1 dakika" diye kekeledi.İkra hemşire koltuğuna oturmuş aptal aşığının bu liseli aşık hallelerini izleyerek gülümsüyordu. Mustafa kıpkırmızı olmuştu ve İkra'ya bakarak konuşamayacağını anladı. Yerdeki dosyaları toplamaya başlayacak ve öyle konuşmaya başlayacaktı.
Mustafa "Cengiz ve Kurthan bey kayıt yaptırmamı söylediler. Babam Alzheimer hastası. 2 gün boyunca hastalığın durumunu öğrenmek için hastanede kalmamız gerekiyormuş bunun içinde kayıt yapmalıymışım" dedi ve kafasını kaldırdı. Yine aşık olmuştu. Eli ayağı titriyordu. Avuç içine sakladı parmaklarını. Alnından ter boşandı.
Mustafa "bu aylarda hep böyle sıcak oluyor"
İkra önce 23 derecede çalışan klimaya sonra Mustafa baktı ve gülerek " buyrun oturun size peçete vereyim. Malum bu aylarda havalar sıcak oluyor ve terliyor insan" dedi ve gülümsedi yine ☺☺☺.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜFÜN ADI ALZHEİMER
Ficção GeralAkrep Dede ölmeli... Herkes unutur. Bazıları sevdiğini, bazıları da bir olayı. Bunu isteyerek yapar insan, bazen de istemesen bile unutursun. İpler elinde değildir. Bir uçurtma misali, kader seni nereye yönlendirse oraya gidersin, rüzgar seni savu...