Çevredekilerden biri tişörtünü kanayan yere bastırıyordu. Ambulans olay yerine geldi. Hemşireler hemen sedyeye aldılar ve ambulansa bindirdiler.Doktor hemen müdehale etti. Çok kan kaybetmişti. Hemen kimlik bilgilerine baktılar. Genelde kimlikte kan grubuyla ilgili bir bölüm vardır ve genelde de boştur orası. Ama Mustafa'nın kan gurubu yazıyordu : A rh(+) . Hemen kan desteği sağladılar. mustafa'nın nabzı ve tansiyonu düşüyordu. Doktor elinden geleni yapıyordu ama bir türlü düzelmiyor, gittikçe kötüleşiyordu. Bir anda cihazdan dııııııııııııııııt sesi geldi.
Hemşire"Nabız sıfır."
Doktor " Şok cihazı hemen. 200"
Denediler olmadı.
Doktor" şarj edin 250"
Yine olmadı.
Doktor" Hadi oğlum dön bize. 300"
Ve yine olmadı...
...
İkra camına vuran mavi ışıkları görünce camdan aşağı baktı. Bir olay olduğu belliydi. Abulans gelmişti. Hemen aşağı indi. Tanıdığı birini aradı gözleri ve yanına yaklaştı.
İkra"Ne oldu burada Tuğçe abla?"
Tuğçe "Bıçaklanma."
İkra "Mahalleden biri mi?"
Tuğçe "Yok tanımıyorum. Zaten yabancılar çoğaldı son zamanlarda."
İkra "Durumu nasıldı peki?"
Tuğçe "En son şok cihazını hazır tutun falan diyorlardı. Baya kan kaybetmişti zaten. Ölüm tehlikesi vardı. Sonrada gittiler zaten."
İkra "Hadi ya. Umarım iyi olur her kimse."
Tuğçe "Umarım."
...
Habibe" Canım hoşgeldin."
Emre "Hoşbuldum bitanem."
Habibe "Niye bu kadar geciktin bakalım."
Emre "Sonunda dükkanı satın aldım. Babam olmasa alamazdım. Bu elimin boyasıda badana yaptım. 1 hafta içinde açılış olacak."
Habibe "Çok sevindim hayatım" dedi ve başını önüne eğdi.
Emre "Ne oldu birden üzüldün?"
Habibe "Sana bir çocuk veremedim diye."
Emre "Başlama yine. Ben seni çok seviyorum. Demek ki hakkımızda hayırlı olan buymuş. Buna şükür. Allah seni bana verdi. Ve bu beni dünyadaki en şanslı erkek yapıyor."
Habibe "Seni çok seviyorum ;( "
...
Seda "Yarın büyük gün hazır mısın bakalım?"
Elif "Hazırım abla. Çok şükür kurtuluyorum."
Seda "Canım kardeşim benim. Sana zarar veren karşısında beni bulur."
Elif "Sağol abla. Sen olmasan ben ne yapardım."
Seda "Saçmalama. Sen benim nazlı kardeşimsin. Kimse kılına dokunamaz. İstediğin kadar bizle kalabilirsin. Hatta enişten hep kalsın diyor. Hem bana yoldaş olursun."
Elif "Sağolsun eniştemde. Ama yolumu çizmem gerek. Tabi bir iş bulunca."
Seda "Tamam iş bul ama bizle kal. Hadi ama."
Elif "Tamam hele bir iş bulayım da."
Seda "Bulursun bulursun. Kendime yoldaş buldum :) "
Elif bin pişman olmuştu. Ablası onun için neler düşünüyordu, kendisi eniştesini seviyordu ve öpüşmüştü. Keşke ölseydi. Yarın Turgut'la konuşacaktı ve bitirecekti bunu. Kalbinden çıkaracaktı onu. Bunu yapmalıydı.
...
İkra ne zaman hüzünlense ve Ömer'i düşünse o küçük balkona sığınırdı. Bu gece uzayacaktı belliydi. Sigarasını da yanına aldı. Onun gidişini düşündü. Herşeyi yok sayışını. Bu ilişkinin neden yürümediğini ve hala niye unutamadığını. Ankara'ya sırf onun için gelmişti. Okul ve iş tercihleri onun içindi. Hasreti nazlıydı. Ankara'daki binalara, yollara ya da bir semte değildi aşkı. Ömer'di onun bu şehri sevmesine neden olan. Ömer'in olduğu her yer aşkistandı... Sigarasını yaktı. Neden böyleydi ki! Neden İkra'yı böyle üzüyordu ki! İkra sadece bir ömür onun yanında olmak istiyordu. Ömer bunu biliyordu, anlıyordu. Zaten İkra için dayanılmaz olanı buydu ; Ömer onu anlıyordu ama anladığı halde canını yakıyordu. Tıpkı şuan Mustafa'yı anladığı halde onun canını yaktığı gibi...
...
Selim bey "Nusret bizim ki gecikti sanki."
Nusret bey "E normal değil mi abi :) ?"
Selim bey ":) Haklısın. Kesin evinin önünde ayrılamıyordur. Ama sen geç kaldın."
Nusret bey "Bir işim yok ki zaten. Hem oğlanla gelin eve yerleşsinler. Eşya kalabalığının arasına girmeyeyim. Kendileri seçsin odalarını düzenlesinler."
Selim bey "Sana iş yaptıracak değiller ya. Olsun sen bi ara bakalım bizimkini."
Nusret bey "Abi telefonu şarja takmayı unutmuşum. Kapanmış."
Selim bey "Benim telefonda kapalı. Arayan oluyordu. Tanımıyordum yani hatırlamıyordum ayıp oluyordu. Çekmecede getirsene."
Nusret bey çekmeceden çıkardı verdi. SElim bey telefonu açtı. Bir sürü mesaj art arda geldi. Hepsini okumadan sildi. Çünkü bir anlam ifade etmiyordu. Rehberden oğlunu buldu(Mustafa Oğlum).Aradı. Çalıyordu. Ve açıldı.
Selim bey "Nerdesin oğlum?" dedi ve ambulans sesini duydu. "oğlum iyi misin?"
Hemşire "Alo. Beyfendi oğlunuz galiba. Bıçaklandı. Hastaneye götürüyoruz..." Selim bey nöbet geçirmeye başladı. Telefon elinden düştü. Nusret bey hemen eline aldı telefonu.
Hemşire "Beyfendi? alo. Orda mısınız?"
Nusret bey "Siz kimsiniz?"
Hemşire "Aradığınız kişiyi bıcakladılar. Hastaneye götürüyoruz."
Nusret bey "Bıçaklama mı! Durumu nasıl?"Hemşire "Şuan için bir şey diyemeyeceğim. Hastaneye gelin lütfen" dedi bu sırada arkadan doktorun sesi duyuldu.
Doktor " Hadi oğlum dön bize."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜFÜN ADI ALZHEİMER
Ficción GeneralAkrep Dede ölmeli... Herkes unutur. Bazıları sevdiğini, bazıları da bir olayı. Bunu isteyerek yapar insan, bazen de istemesen bile unutursun. İpler elinde değildir. Bir uçurtma misali, kader seni nereye yönlendirse oraya gidersin, rüzgar seni savu...