"BEN BAŞKASINI SEVİYORUM"

84 10 2
                                    

Emre hemen babasını aradı.
Nusret bey "Ne oldu oğlum bir gelişme mi var?"
Emre "Doktorlar çıktı. İyi desem yalan olur tehlikesi devam ediyormuş. Sen dayıma çaktırma baba."
Nusret bey "Bunada şükür. Tamam oğlum sen orda kal. Hangi kat, oda öğren."
Emre "Tamam baba. Dayıma söyle üzmesin kendini. Mustafa iyi olacak."
Selim bey "Durumu nasılmış oğlumun?"
Nusret bey "İyimiş abi. Odaya alacaklarmış. Ama ne olur ne olmaz diye bakım ünitesinde kalacakmış."
Selim bey "Çok şükür yarabbim."
...
Doktorlar çıktıktan 15-20 dakika sonra ameliyathanenin kapısı tekrar açıldı. Mustafa'yı odaya alıyorlardı. İkra ve Emre yanına koştular. İkra, Mustafa'nın yüzünü kan içinde görünce bir anda ağlama krizine girdi. hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Emre sakinleştirmek için çabalasada İkra'nın göz yaşları bir türlü dinmiyordu.
İkra "Benim yüzümden oldu. Benim yüzümden."
Emre "Sakin olun hemşire hanım. Sizin yüzünüzden olmadı. Suçlamayın kendinizi."
İkra "Hayır hayır benim yüzümden. O İsmail elime geçerse mahvedeceğim onu."
Emre "Tamam sakin olun. Mustafa iyi olacak. Sizi bu halde görmesin kendine gelince."
İkra "İyi olacak demi?"
Emre "Elbette. Mustafa çok güçlü biri. Eminim bunu da atlatacak." İkra sakinleşmişti biraz. Gözyaşlarını sildi.
İkra "Sarsmadan götürün. Ayrıca yüzündeki kanı neden temizlemediniz?"
Hemşire" Burnuna da darbe almış. Onun kanı. Oda da temzileyeceğiz. Durumu öyle kötü değil. Zaten doktorlar direncine hayran kaldı."
Emre "Çok şükür. Peki hangi kat, oda?"
Hemşire "2.kat 3.oda."
Emre "Tamam teşekkürler."
...
Selim bey tekrardan yorgun düştü ve uyumuştu. Nusret bey fırsattan istifade hemen Mustafa'nın bulunduğu koridora gitti. Kapının önünde bekliyordu İkra ile Emre.
Nusret bey "Var mı bir gelşime."
Emre"Yok baba. 1 saat falan oldu hala aynı. Kontrol ettiler kez. Not aldılar."
Nusret bey "İyi olacak benim yeğenim. O kocaman kalbiyle yenecek herşeyi."
İkra "İnşallah ;( "
Nusret bey "Habibe nerede?"
Emre" Evde baba."
Nusret bey "O zaman sen hadi eve. Yalnız kalmasın gelinim."
Emre "Olmaz baba. Hem sen iki tarafada nasıl yetişeceksin?"
İkra "Ben Mustafa'nın yanında beklerim. Hem benim yüzümden oldu. Belki en azından bu şekilde bir faydam olur ;( " dedi ve ağlamaya başladı.
Nusret bey "Ağlama kızım. Yanında kalma fikrin çok iyi. Ama senin yüzünden oldu kısmı yanlış. İsmail'in nasıl biri olduğunu gördüm bir kaç kez. O delirmişti senin için. Ve bu aşk onu çok tehlikeli biri haline getirdi. Sen ise kalbi pırlanta gibi bir hanımsın. Üzme kendini şimdi. Emre hadi sen eve."
Emre "Tamam baba yarın erkenden gelirim."
Nusret bey "Tamam hadi bekletme gelinimi."
Emre hastaneden ayrılmıştı. İkra ise kendini yiyip bitiriyordu. Nusret bey yanına oturdu.
Nusret bey "Toparla hadi kendini Mustafa iyi olacak. Hem bir değil bin İsmail olsa yeğenim yinede senin yanında olmak ister biliyorsun değil mi?"
İkra "Ben. Şey. Nasıl yani?"
Nusret bey "Biliyorsun işte. Anlamayacak biri olman için fazla zekisin."
İkra "Ama ben başkasını seviyorum."
Nusret bey "Başkası? Nerede peki o başkası?"
İkra "Burada değil. Yanımda değil."
Nusret bey "Ne yani sen birini seviyorsun. O bunu biliyor ve senin yanında değil öyle mi?"
İkra "Evet. Aynen öyle."
Nusret bey "Peki Mustafa?"
İkra "Çok iyi biri. Kişiliği, davranışları, incitmeden yaklaşımı, sevgisi ve hatta aşkı çok güzel. Ama bu kadar iyinin bir arada olması birini sevmek , aşık olmak için yeterli değil. Sizde bilirsiniz. Aşk iyiye kötüye bakmaz. Nedeni yoktur biri için herşeyden vazgeçmenin."
Nusret bey "Bunu Mustafa biliyor mu? Yani sevdiğin birinin olduğunu."
İkra "Hayır. O sormadı. Bende kırmamak için hiç anlatmadım."
Nusret bey "Sormaz ki o. Bazen kontrol için odaya geldiğinde gzilice bakışlarını görüyorum. Ama yinede gözlerine tam anlamıyla bakamıyor. Korkuyor. Gözlerindeki cevaptan korkuyor."
İkra "Bunu en kısa zamanda halledeceğim. Ama şuan tek düşündüğüm şey onun durumu, İyileşmesi. Konuşacağım ama söz. Kırmadan hemde."
Nusret bey "Aslında Selim abiyle seni gelinimiz, kızımız gibi görmüştük bile. Boyu senden az kısa olsada yakışıyordunuz bizce. Ama böylesi hayırlıymış demek ki. Ayrıca bu güzel düşüncen ve inceliğin içinde teşekkür ederim. Ben şimdi Selim abinin yanına gideyim. Sen sorun olursa Mustafa'nın telefonu yanımda ara hemen."
İkra "Tamam olur Nusret bey. Teşekkürler anlayışınız için."
...
Doktor Sena "Borcumu ödedim :) Hastanede ancak bu kadarı oluyor."
Doktor Emin ":) peki peki kabul."
Doktor Sena Sevindim :) "
Doktor Emin "Birde şu teklifimi kabul etsen bende sevineceğim."
Doktor Sena "Şansını zorlama bence."
Doktor Emin "Hala mı o liseli aşkın?"
Doktor Sena "Evet. Olamaz mı?"
Doktor Emin "O kadar seviyordun da neden ayrıldın o zaman?"
Doktor Sena "Bilmiyorum. Küçük nedenlerden. Ama şuan pişmanım. Keşke bir daha görsem, bir daha denesek. ASla bırakmam onu. Onun gibi seven daha çıkmadı karşıma."
Doktor Emin "Tabi tabi. Eğer o seni unutmadıysa."
Doktor Sena "Unutmak mı ! beni mi? :) Öyle bir ihtimal olmaz. O beni deliler gibi seviyordu. Aşkım için çoğu şeyden vazgeçti. Sırf yanımda 5 dakika kalabilmek için kilometreleri koşarak gelirdi. O zamanlar ben pek düşmezdim üzerine ama şimdi pişmanım işte. Keşke yanımda olsa."
Doktor Emin "Vay be. Merak ettim. Adı neydi peki?"
Doktor Sena "Kahramanımın adı mı? Mustafa."

TESADÜFÜN ADI  ALZHEİMERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin