Selim bey şok olmuştu resmen. Bir yeğenim var diye sevinsin mi yoksa cenazeye bile gelmedi diye üzülsün mü bilemedi. Ama kardeşinden bir parça olan bu çocuğu merak etti.
Selim bey "nerede peki?"
Nusret bey "evlendi Almanya'da"
Selim bey "neden cenazeye gelmedi" dedi ve sinirlenmişti.
Nusret bey "yıllar önce annesiyle tartıştılar. Annesi birini bulmuştu evlenmesi için. Nişanlandılar. Sonra da başka bir kızla evlendi gitti. Buradaki kızı da yüzüstü bıraktı. Ayda yılda bir gizli numaralar la arar sorar. Biz de numarası yok yani bu yüzden haber veremedim. Aramasını bekliyorum hala"
Selim bey" olacak iş değil hasta olduğunu biliyor muydu peki?"
Nusret bey "en son 5 ay önce aradı. O zamanlar annesi duyup tepki verebiliyordu ama kim olduğunu bilmiyordu. Sadece konuşmayı algılıyordu."
Selim bey" neden şimdiye kadar görmeye gelmedi?"
Nusret bey "eşini istemedik en başta, sonra da o bizi istemedi. Tavır aldı. Bu yüzden de oğlum da gelemedi."
Selim bey "cidden çok kötü bir durum Allah yardım etsin. İnşallah sen hala hayattayken barışırsınız. Benim düştüğüm hataya düşmezsiniz.
Nusret bey "aslında Emre haklıydı. Bu zamanda kim görücü usulüyle evleniyor ki? Aşk denen bir gerçek var ve insanlar sevmeden evlenmiyor. Sonra eşine karşı tavır aldık doğal olarak Habibe de bizden uzak durdu. Şimdi ölüm haberini nasıl vereceğim bilmiyorum. Daha ben bile kabullenememişken."
Selim bey" çok zor hala şu kapıyı açıp gelecek sanıyorum. Hala Dilara benim eşim ve yokluğu o kadar kötü ki hiçbir söz yok bu yokluğunu anlatmaya."
İkiside susmuştu bir anda.
Selim bey, Dilara hanımı istediği ve üç defa hayır cevabı aldığı zamanlardaki gibi üzgün ve Dilarasızdı.
Nusret bey, yaptığı hatalara rağmen her zaman yanında kalan, ailesini karşısına alan ve onu her zaman deliler gibi seven Hümeyra'sını düşündü ve şimdi onsuz nefes bile almanın zorluğunu gördü. Kimsesiz kalmıştı. Emre ve eşi Habibe affeder miydi acaba, zamanında cahillik eden bu adamı? Düsünmeye devam etti. İstanbul gibiydi; bazen sokakları dar bile olsa yolun mutlaka denize çıkardı. Şimdi bu iki yalnız adamın düşünceleri sadece sevdikleri kadınlara çıkıyordu...
Aslında seven her insanın yolu sadece sevdiğine çıkar. Belki de Malatya'dan başlayıp Ankara'ya kadar gelen bu yolda Mustafa'nın İkra'sına ulaştıracak yoluydu. Bazen bir insanın geçmesinin bile zor olduğu bu yolda çekilen her çile baş üstüneydi.
'Şimdiye kadar çektiğim ve çekeceğim her çile, sen nasıl gelirsen gel ben hoşgeldin diyeceğim. Sen yeter ki gel...'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜFÜN ADI ALZHEİMER
Ficción GeneralAkrep Dede ölmeli... Herkes unutur. Bazıları sevdiğini, bazıları da bir olayı. Bunu isteyerek yapar insan, bazen de istemesen bile unutursun. İpler elinde değildir. Bir uçurtma misali, kader seni nereye yönlendirse oraya gidersin, rüzgar seni savu...