Ne hayallerim vardı. Yaşım 30'a yakın olacaktı. Mutlu bir evliliğim. Yakışıklı bir kocam. Ve ona benzeyen minik bir oğlum. Yaz gelecekti. Her yer mis gibi kokacaktı. Bulduğumuz bir yaylaya gidip koca gün piknik yapacaktık. Her yer yemyeşil olacaktı. Kucağımdaki oğlumun babasına bakıp hep gülümseyecektim. Gözlerindeki aşkla her geçen gün yenilenip, daha enerjik olacaktım. Daha hayat dolu..
Zihnimdekilerle dudaklarımın kıvrıldığından habersiz kapalı gözlerimi zorlukla açmaya denedim. Belki de düşlediğim şey gerçekti. Gözlerimi açacaktım ve yanımda yine mutlu bir aile tablosu görecektim.
İçimdeki umutla biraz daha kendimi zorlasamda gözlerimi açtığımda gördüğüm tek şey başımda duran doktorun yanındaki asistanına bir şeyler söylemesiydi. Yine hastane kokusu!
Anında yüzümü buruşturup tekrardan gözlerimi kapattım. Her yerim tutulmuş gibiydi. Ne kadardır uyuyordum ben Allah aşkına?
Bebeğim!
Hızla aklıma gelen şeyle serum bağlı kolumu oynatıp elimi karnımın üzerine götürdüm. Hissettiğim hafif çıkıntıyla derin bir nefes aldım. Bebeğim hala benimleydi.
"Beni duyuyor musunuz Miray Hanım?"
Doktorun sesini duymamla başımı hafifçe salladım. Cevap verecek halim yoktu. Belki de ben konuşmak istemiyordum.
"Gayet iyisiniz.. Bir sıkıntı yok. Yalnız bebek için biraz daha dikkat etmelisiniz. Hamileliğiniz çok normal değil."
Normal değil mi? Kaşlarımı çatmamla dudaklarımı zorlukla birbirinden ayırdım. Dudaklarım çatlamış ve kurumuşlardı. Asistanın bana uzattığı sudan birkaç yudum alıp teşekkür ettim. Daha sonra doktora döndüm.
"Normal değil derken.."
Devam etmemi beklemeden araya girdi. "Şu an için olumsuz bir şey yok. Fakat bünyeniz çok zayıf. Bağışıklığınız güçlenmesi için bol bol sebze meyve tüketmenizi öneriyorum. Protein ağırlıklı da beslenin. Her sabah ve gece yatmadan önce mutlaka süt için.Bir de mümkün olduğunca yataktan kalkmayın. Şu birkaç hafta çok önemli. Düşük tehlikeniz var!"
Son söylediği cümleden sonra doktoru dinlemeyi bırakmıştım. Düşük. Düşük tehlikesi.
Eğer bu durum başıma gelirse nasıl toparlanırım bilmiyordum.
Doktor birkaç şey daha söyleyip odadan çıkmıştı. Kolumdaki serumun iğnesini sinirle çekeceğim sırada kapı tekrar açıldı.
"Uyanabildin sonunda."
Uzandığım elimi tekrar yan tarafıma alıp dudaklarımı dişledim hırsla. Yine gelmişti başımın belası herif!
"Gidersin diye düşünmüştüm."
Dediklerimi umursamadan elindeki şekerlemelerden ağzına attı. 'İster misin?' Diye uzattı bir de bana doğru.Başımı sallarken kollarımı önümde bağladım. "Şaka gibisin. Şuan karşımda jelibon yediğinin farkında mısın sen?"
"Ne o? Sadece çocuklar için mi yazıyor pakedin üzerinde?"
"Sende bir çocuksun."
Yüzünü buruşturup çektiği sandalyeyi yatağımın yanına sabitledi. "Nasıl hissediyorsun kendini?"
Bir şey söylemeden yüzüne baktım. Ciddi gibi görünüyordu. Bu sefer fazla üzerine gitmemeyi düşünerek cevap verdim.
"Teşekkür ederim. Beni getirdiğin için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİNCİ MEVSİM
Lãng mạnKollarımızı ısırarak saatler yapardık küçükken... Sanki zamanın canımızı acıtacağını anlarmış gibi. @cikolataliigofrett İlk Yayınlanma Tarihi : 01.03.2015 Son Yayınlanma Tarihi : 13.09.2015 Not: Bu hikayenin tüm hakları saklıdır.