Kim sorarsa İzmir'e dinlenmek iin gideceğim demiştim. Uçağa binene kadar bende öyle olacağını tahmin ediyordum. Ama patron bozuntusu herifi görünce yine aklımdakiler yerle bir olmuştu.
Teyzemin evine geleli iki saatten fazla olmuştu. Şimdi de balkona oturmuş birlikte İzmir'in güzel havasını soluyorduk. Çayıma attığım şekeri erimesi için karıştırırken teyzeme döndüm.
"Ee sen neler yaptın teyze? Sen anlat birazda ben dinleyeyim."
"Bahçedeki çiçeklerimle uğraştım. Bol bol kitap okudum. Ha bir de Esra Erol'u bir dakika bile kaçırmadım."
Son söylediğine kahkaha atarken çayımdan bir yudum aldım. "Ah, seni de mi göndersek ne yapsak?"
Havadan sudan bahsederken teyzemin bana bakan gözleriyle kaşlarımı çattım. "Ne oldu yine?"
"O çocuk kimdi..Havaalanında.."
"Teyzecim senin önünde söylemedi mi adını!" Sesim biraz farklı mı çıkmıştı? Bana mı öyle geliyordu? Niye tedirgindim ki. Sonuçta iş için burdaydı. Sadece tesadüftü.
"Şapşal..Ondan bahsetmiyorum.." dedi hızlıca. "Bakışlarından başka şeyler çıkardım ben."
"Teyze yapma lütfen. O şeyleri çıkarma sen olur olmadık yerde bak sonra kızarım."
Kolunu omzuma atıp yanına çekti. Gülümseyip kolumu beline sardım bende. Annemden sonra teyzem bir taneydi benim için. İki kardeş bu kadar mı benzerdi birbirine?
"Bir gün sende aşık olacaksın ve evleneksin. Hatta belki vardır bile biri kim bilir? Teyzenden saklamıyorsun değil mi tatlım.." Yutkundum. O kadar içim doluyken birisiyle paylaşmamak ölüm gibiydi. İç organlarım savaş ilan etmiş gibiydi. "Sonra evleneceksin..Bir kaç tanede çocuk yaparsın yaşın geçmeden..Oh mis!" dedi cümlesini tamamlarken.
Elim istemsizce karnıma giderken alt dudağımı dişledim. Belki de teyzem bana bir akıl verebilirdi. Hem annemle babamdan uzaktı. Arkadaşlarımdan da öyle.
Omzundan başımı kaldırıp gözlerine baktım. Bir şey söyleyeceğimi o da anlamıştı.
"Hadi dök bakalım küçük hanım içindekilerini... Beni kandırabileceğini mi sandın?"
"Teyze..Ben çok kötü bir şey yaptım.." dedim gözlerimi kapatırken. Tüm olayları ona anlatırken nasıl yüzüne bakacağımı bilmiyordum. Bu..Çok utanç vericiydi!
Ama anlatmazsam da gün geçtikçe daha kötü olacağımı biliyordum. Tepkisi ne olursa olsun kendimi hazırlamıştım.
**
Teyzem anlattıklarımdan sonra bir süre boş boş caddeden geçen arabalara bakmıştı. Aklında neler var henüz bilmiyordum. Kollarımı önümde birleştirip bir şey demesini beklerken bir elini karnımın üzerine götürdü.
"Kaç aylık demiştin?"
Şaşırmıştım. Dudaklarım 'o' şeklini alırken mırıldandım hızla. "Bir buçuk. "
Dudağının kenarı kıvrılmıştı. Bana dönüp bir süre yüzümü inceledi. "Anne olmak sana çok yakışacak tatlım."
Utandığımı hissettim. Şuan yanaklarım kırmızı pancar gibi bile olmuş olabilirdi. Kaşlarımı çattım. "Teyze ben çok utanıyorum. Yaptığım aptallık! Ama Rüzgar'la tartışmıştım. Kafa dağıtmak içinde arkadaşlar beni oraya götürdü. Ve ben kendime hakim olamadım. Bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Kendime çok lanet ettim. Sonra bebeği öğrendim ve hemen aldırmak için randevu aldım ama o yatağa yattıktan sonra yapamadım teyze..İçimde başka bir kalp varken onu öldürmek..Çok vicdansızlık gibi geldi. O vicdan azabıyla yaşayamazdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİNCİ MEVSİM
RomansaKollarımızı ısırarak saatler yapardık küçükken... Sanki zamanın canımızı acıtacağını anlarmış gibi. @cikolataliigofrett İlk Yayınlanma Tarihi : 01.03.2015 Son Yayınlanma Tarihi : 13.09.2015 Not: Bu hikayenin tüm hakları saklıdır.