Beynimdeki karıncalanmaya bir son verip ellerimi omuzlarına yerleştirip benden uzaklaşmasını sağladım. Kapanmış gözleri benim hareketimle aralanırken, yüzümden biraz uzaklaşıp koyulaşmış mavi gözlerini benimkilerle birleştirdi.
Karşılık vermemiş, ona engel olmayı başarabilmiştim.
"Bu..Bunu kameralar önünde yaptığımızda bir şey dememiştim! Ama bu kadarı fazla! Beni ne sanıyorsun sen!"
Hızla oturduğum koltuktan kalkıp merdivenlere yöneldim. Koşar adım odama çıkarken dizlerimin titrediğinden bir haberdim.
Gözlerimi kapatıp sırtımı kapıya yasladıktan sonra bedenimin yere düşmesine izin verdim. Parmaklarım dudaklarımın üzerine ilerlerken tekrar tekrar o sahnenin gözümde canlanmasına fırsat veriyordum!
"Böyle olmamalı..Olmamalı!" Dudaklarımın üzerindeki parmaklarım sol göğsümün altında çılınca atan şeyin üstüne gelince kaşlarımı çattım. Neden bu kadar hızlı atıyordu ki?
Neden bir insanın kalbi normalinden daha hızlı atardı? Yüzümdeki kızarıklığı umursamayıp ayağa kalktım. Küçük banyoma geçip yüzüme soğuk suyu çarptım. Bir..İki..Üç..Dört..
Parmaklarım soğuk suyun etkisiyle buruşmaya başlarken akan suyu kapattıktan sonra parmaklarımla dudaklarımın üzerini sildim.
Sertçe yaptığım hareketlerle dudaklarımın rengi daha da silikleşmişti. Yutkunup gözlerim aynada kendimle buluşunca yutkundum.
Onun oyuncağı olmayacaktım! Benimle çocuk gibi oynayıp daha sonra canı sıkılınca kenara attığı biri olmayacaktım.
Ben farklıydım. Ben onun tanıdığı kadınlar gibi değildim. Farkında değil miydi hala? Her istediğinde beni öpebileceğini mi sanıyordu bu ahmak?
Sinirle elimi banyonun mermerlerine geçirip sinirle tısladım.
Benim adımda Miray'sa bu adama haddini bildirecektim!
**
Odamda oturmuş elimdeki tabletten bebekle ilgili bilgi kutucuklarını okurken kapının çalmasıyla bedenim gerildi.
Bir süre cevap vermeyip öylece durmayı denesem de, sonradan gelen sesle derin bir nefes aldım. "Miray Hanım? Orada mısınız?"
Ah..Sevgi Hanım!
"Girin lütfen.." Ağzımdan çıkan sözcüklerle kapı yavaşça aralanıp, Sevgi Hanım'ın içeri süzülmesini izledim. Elinde tuttuğu meyve salatasını bana doğru uzatırken, "Biraz meyve yiyin lütfen.." dedi.
Gülümseyerek teşekkür ettikten sonra elimdeki meyve tabağını odanın köşesine bıraktım. Şu an canım bir şey yemek istemiyordu. Üstelik gece gece bunları yemek beni daha da genişletip, fil gibi olmamı sağlıyordu.
6 ayda 10 kiloya yakın almıştım. Henüz önümde üç ay daha vardı.Elimdeki tabletten gözlerimi çekip bir süre karnıma baktım. "Bir an önce doğsan da bende oyalanacak bir şeyler bulsam..Böyle kendimi çok yalnız hissediyorum!"
Oğlumun bir tekme atmasını beklerken bu çabamın sonuçsuz olmasıyla yüzümü buruşturdum. Aklıma yine bu akşam ki sahne gelince elimdeki yastığa sinirle tırnaklarımı geçirdim.
"Lanet olası! Nasıl öper beni ya? Nasıl? Nasıl! Nasıl!" Tableti kenara koymuş yatağımın üzerine sırt üstü yatarken hala elimdeki yastığa işkence ediyordum.
"Aptalsın Miray! Aptalsın..Ona böyle bir hakkı sen verdin demek ki! O da senden yüz bulunca bu kadar ileri gidebildi!"
Gözlerimi kapatıp sinirle yastıkları yere fırlatırken kapının açılmasıyla bir yastık Enis'in kafasında patladı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİNCİ MEVSİM
RomanceKollarımızı ısırarak saatler yapardık küçükken... Sanki zamanın canımızı acıtacağını anlarmış gibi. @cikolataliigofrett İlk Yayınlanma Tarihi : 01.03.2015 Son Yayınlanma Tarihi : 13.09.2015 Not: Bu hikayenin tüm hakları saklıdır.