Annem yaptığı nefis keklerden önüme koyarken dudaklarım kıvrıldı. Ne kadarda uzun zaman olmuştu bu kokuyu duymayalı. Kekten bir çatal alıp ağzıma götürdükten sonra kısa bir an gözlerimi kapattım.
"Yine çok güzel olmuş bu!" Neşeli çıkan ses tonumla karşımda oturan anneme döndüm. Babam da ona eşlik edip gülümserken araya girdi.
"Damat niye gelmedi seninle?"
"İşleri var baba biliyorsun..Şirket oldukça zorluyor onu!"
Beni de gören kocasına laf kondurmayan kadınlardan diye düşünür. Çok yoruluyormuş beyefendi! Peh! Çokta umurumdaydı.
"Biliyorum ama en azından seni dışarı çıkarken yalnız bırakmamalı. Hamilesin; dikkat etmelisin her şeye!"
"Baba ben istemiyorum bunu. Ona kalsa başımdan ayrılacağı yok zaten."
Desem de inanmayın siz! Ne ben onunla bir kez olsun karşılıklı oturup konuşmuştum ne de o benimle bir şeylerini paylaşmıştı. Evliliğimizin üzerinden 4 ay geçmesine rağmen hala bir ilerleme görünmemişti. Hoş, ilerleme olsa da olmasa da bebeğim doğduğu an boşanacaktık. Şunun şurasında ne kadar kalmıştı ki...
Elimi karnımın üzerine koyup kekten son bir çatal daha aldım. "Ben daha fazla yemeyeceğim anne. Kötü oluyorum sonra."
"Hala bulantıların devam ediyor mu?"
"Eskiye nazaran çok daha iyiyim. En azından sabahları falan olmuyor! Uğraştırmıyor annesini afacan."
Annem kıkırdayıp elini karnımın üzerine koydu. "Tekme attı mı hiç?"
"Henüz hissetmedim..Ama doktor yavaş yavaş olacağını söyledi..Birkaç hafta sonra hareketlerini hissedersin dedi.."
Babam da her ne kadar çok ilgili görünmese de gözlüklerinin altındaki meraklı bakışları kendini ele veriyordu! İlk torunlarıydı sonuçta..
Çantamdaki telefonumun sesiyle annem elimdeki tabakla çatalı alıp mutfağa doğru ilerledi. Bende fırsattan yararlanıp telefonu kulağıma götürdüm.
"Alo?"
"Efendim kocacım.." dedim bana göre oldukça yapmacık çıkan sesimle.."Evet..Annemlerdeyim."
"Şirkete gel. Bu hafta balık yemedin fazla. Bir lokantaya gidelim."
Doktorun verdiği yiyecek listesini de düşünürmüş! "Olabilir..Hem benim Burak'la görüşmek istediğim bir konu var..Orada mı o da?"
"Ne konuşacaksın onunla!" Bu bir soru değilde, sinirle çıkan bir itiraz gibi bir şeydi! Niye kızıyordu ki hemen..Burak kardeşiydi sonuçta. Bu kadar uzak olmaları tuhaftı!
"Ya sadece bir konuda bilgi alacaktım..."
"Hangi konuda?!" Şu soruları sorup sorup benden hızlıca bir cevap beklemesi onun başlı başına bir özelliğiydi! Ve ben gerçekten çok fazla sıkılıyordum.
Babamın bakışlarını yüzümde hissettiğimde bir şey belli etmemek için gülümsedim.
"Bende canım..Şİrkette görüşürüz."
Sorusunu cevaplamadığım için telefonun karşısında bir kez daha kükremesini beklemeden yüzüne kapattım.
Bunun da muhakkak bir bedelini ödeyecek gibi hissetsemde umursamamaya çalıştım. Babama dönüp az önce telefonu içine bıraktığım pudra rengi çantama uzandım. "Ben çıkacağım baba! Enis şirkette bekliyor..Dışarıda yiyecekmişiz bugün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİNCİ MEVSİM
RomanceKollarımızı ısırarak saatler yapardık küçükken... Sanki zamanın canımızı acıtacağını anlarmış gibi. @cikolataliigofrett İlk Yayınlanma Tarihi : 01.03.2015 Son Yayınlanma Tarihi : 13.09.2015 Not: Bu hikayenin tüm hakları saklıdır.