♔ BM 39 "TESLİMİYET" ♔

237 11 0
                                    

Parmaklarımı kemirmeye devam ederken salonun ortasında bir sağa bir sola dönüp duruyordum. Ailemin sorularından kaçmak için bir kaç gün için Gonca'nın evinde kalmaya karar vermiştim. Anne ve babasının birkaç günlüğüne yurt dışı kaçamağı bizim için büyük bir tesadüf olmuştu.

"Yeter artık Miray otur şuraya!"

"Nasıl oturayım ya? Burak her şeyi söyleyeceğim, dedi. Enis'in vereceği tepkiyi tahmin edebiliyor musun?"

"Neden bu kadar korkuyorsun zaten günün birinde haberi olacaktı."

Telefonu kulağımdan çekip sıkıntıyla iç çektim. "Açmıyor işte. Kesin konuşacak onunla. Kesin!"

"Kendini düşünmüyorsan karnındakini düşün Miray. Otur şuraya. Bir şey olacak şimdi."

Başımı sallayıp dururken olacakları düşünüyordum. Ne tepki verecekti acaba Enis? Kapıya dayanacaktı belki..İstemediğini söyleyecekti. Gözünde küçük bir sürtük gibi görecekti belki de beni!

Burnumun ucuna gelen sızıyla gözlerimi kapatıp Gonca'nın oturduğu koltuğa bıraktım kendimi. Ellerimle yüzümü kapattıktan sonra ne yapacağımı bilemez halde ağlamaya başladım.

Yorulmuştum.

Ve yanımda olan kimse yoktu bu hayatta. Gonca ve Burak'tan başka dayanabileceğim bir omuz yoktu.

"Hey. Niye ağlıyorsun hemen?"

Dudaklarımı birbirine bastırıp sessiz iç çekişlerime devam ettim. Gonca da engel olmayarak ağlayarak rahatlamam gerektiğini yansıttı.

Burnumu çekerken parmaklarımı gözümün üzerinden kaydırdım. "Ya istemezse..Ya kabul etmezse ne yapacağım Gonca? Onun gibi bir adam..Tahmin bile edemiyorken..Ah çok aptalım!"

Gözyaşlarımı üzerimdeki tişörtün koluna silerken hıçkırığımın salonda yankılanmasna izin verdim. "Ben hata yaptım. En başta söylemeliydim. Şimdi çok fazla kızacak!"

"Belki de söylemedi hala-" Gonca'nın sesini kesen şey bu sefer ben değildim. Evde yankılanan zilin sesiyle gözlerimi sıkıca kapattım. Gelmişti işte.

Art arda gelen zilin sesiyle yüzümü buruşturdum. Kızarmış gözlerimi silip ayağa kalktım. "Bizi yalnız bırak lütfen."

"Onun olduğunu nereden biliyorsun. Burada olduğunu bile bilmiyor!"

"Burak'tan öğrenmiştir. Bilmiyorsun onu sen!"

Kapıdan gelen aralıksız tıkırtılarla yüzümü buruşturdum. "Bak odadayım bir şey yaparsa bana seslen hemen geliyorum. Anlaştık mı?"

Başımı sallarken bana destek olurmuş gibi sıkıca sarıldı. "Sakin ol tamam mı! Bebeğini düşünmeden hareket etme sakın."

Birkaç kez boğazımı temizledikten sonra kapıya doğru ilerledim. Kapının deliğinden dışarı baktığımda Enis'in sert yüzüyle karşılaşmak tam de beklediğim bir sahneydi.

Kapıdan geri çekilip bir elimi karnıma götürdüm. "Artık babada biliyor her şeyi oğlum."

Sessizce mırıldandıktan sonra daha fazla ısrar etmesine fırsat vermeden kapının kilidini açtım. Kapı ardına kadar açılırken kırmızı görmüş boğa gibi sinirle yüzüme baktı. Bir eli kapının pervazındayken diğeri hesap sorarmış gibi beline gitmişti.

" Niye açmıyorsun kapıyı?"

Bir şey söylemeden içeri geçmesini izledim. Kapıyı kapattıktan sonra bir elimle tişörtümün ucunu sıktım hırsla. Onun karşısında başımı eğmeyecektim! Onun söylediklerine boyun eğmeyecektim. Kararlı bir şekilde arkasında ilerlerken tişörtümün ucundaki parmaklarımı gevşetip yan tarafıma indirdim.

BEŞİNCİ MEVSİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin