Gece bir türlü geçmek bilmemişti. Saatler birbirini kovalamış, uyumam için her geçen dakika biraz daha zamanı ilerletmişti.
Gözlerim bir türlü kapanmıyordu. Uyumaya çalışırken Enis'le yaptığımız konuşma aklıma geliyordu sürekli. Hiçbir zaman anlaşamayacaktık onunla!
Karakterlerimiz birbirine zıttı bir kere!
Ben sakindim..O hareketli.
Kırılgandım..O umursamaz!
Daha bir sürü şey eklenebilirdi bu listeye. Kafamı bir kez daha diğer tarafa çevirip gözlerimi kapattım. Olmuyordu işte!
Saat sabahın 4 buçuğuydu! Hala gözüme bir gram uyku girmemişti.
Derin bir nefes alıp üzerime bir hırka geçirdim. Ayağıma pofuduk terliklerimi giydikten sonra salona inip kendime bir bardak süt ısıttım. Balkon kapısını açıp, geniş salıncağa adımlayıp kendimi yumuşak süngere bıraktım. Elimdeki sıcak sütümle bir ileri bir geri sallanırken gözlerimi mavi ışıklandırması olan bahçede gezdirdim. Evin arka tarafında havuz vardı. Ağaçların dallarının hareketi havuzun yüzeyinde gölgeler oluştururken gözlerimi kapatıp başımı salıncağın arkasına yasladım.
Hava çok sıcak değildi. Hatta serin bile sayılırdı. Üzerimdeki hırkaya biraz daha sarınıp telefonumdaki saate göz attım. Çok güzel! Saat 5 oluyordu.
Birkaç saat içinde hava da aydınlanırdı zaten.
Sütümden içmeye devam edip parmaklarımla karnımın üzerini okşadım. "Sende uyanık mısın acaba?"
Bir süre elim karnımın üzerinde sabit kalırken bir hareketlilik olmaması canımı sıkmıştı. O bile içeride uyurken ben uyuyamıyordum!
Aklımdaki düşüncelere lanet okudum!
Enis'in birazdan uyanacağı aklıma yerleşirken hızla yerimde doğrulup elimdeki bardakla mutfağa geçtim.
Yavaş adımlarla odama çıktıktan sonra yatağımın üzerini toparladım. Tam da tahmin ettiğim gibi yarım saat sonra hava aydınlanmaya başlamıştı. Güneşin doğuşuyla kuşlarında sesi de çıkmaya başlamıştı.
Kitaplığımdaki bir kaç kitap arasından gözüme ilişeni alıp yatağa oturdum. Bir kaç sayfa okumuşken koridordan gelen seslerle başımı kaldırdım.
"Enis efendi uyandı sonunda!"
Mırıldandıktan sonra tekrar kitaba yöneldim. Kahvaltı hazırlamayacaktım bu sabah! Ne bulursa onu yesin öküz!
Pencereden yüzüme süzülen güneşle burnumu kırıştırdım. Elimdeki kitaba kenara bırakıp odamdaki minik banyoma yöneldim. Yüzüme su çarptıktan sonra gözlerim aynayla buluştu.
Ve o an ne kadar korkunç göründüğüm gün gibi ortaya çıktı. Göz altlarım da mor halkalar oluşmuştu. Ve göz kapaklarım biraz şişmişti!
Yanaklarımda hamileliğin etkisiyle biraz daha tombikleşmişti bir de!
Yılın en çirkin anne adayı ödülüne layık olabilirdim kesinlikle. Aklımdakileri sinirle süpürdükten sonra odamın kapısının sesini işittim. Gözlerim büyürken dudaklarım aralandı. Bir de sabahları ben uyurken odama mı giriyordu bu sapık herif?
Banyodan çıktıktan sonra Enis'e doğru döndüm. Üzerinde sporcu atleti ve altında dizlerinde biten bir şort vardı. Bu havada üşümüyor muydu bu adam?
"Az önce mutfaktaki sesleri duydum. Uyumadığını biliyordum yani!"
"Aman ne güzel!" dedim sinirle. "Ne bu halin? Şirkete gitmeyecek misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİNCİ MEVSİM
Roman d'amourKollarımızı ısırarak saatler yapardık küçükken... Sanki zamanın canımızı acıtacağını anlarmış gibi. @cikolataliigofrett İlk Yayınlanma Tarihi : 01.03.2015 Son Yayınlanma Tarihi : 13.09.2015 Not: Bu hikayenin tüm hakları saklıdır.