"Ne oluyor burada!"
Gözlerim hızlıca Burak'a gidip gelirken zorlukla yutkundum. "Hiç..Burak'la konuşuyorduk sadece..Senin nasıl haberin oldu?"
Koyulaşmış gözleri sinirle Burak'a doğru kayarken kötü şeylerin olmamasını umarak, Burak'tan biraz daha uzaklaşmıştım. Enis'in önüne doğru ilerlerken dişlerini sıkarak bana baktı.
"Konuşuyor muydunuz? Ben daha farklı şekilde gördüğümü hatırlıyorum.."
"Ne o? Kıskanmaya mı başladın bir de Miray'ı?" dedi Burak ellerini pantalonunun ceplerine yerleştirirken. "Merak etme. Kaç yıllık dostuz biz.. Seni benimle boynuzlayacak hali yok yani!"
"Burak!" dedim sertçe arkamı dönerken. "Uzatma istersen..Ne biçim konuşuyorsun sen boynuzlamak falan?"
Yüzüme bakıp başını salladı. "Afedersin canım..Bazıları yeterince sinirimi bozuyor da!" dedi son kelimelerinin Enis'e doğru hedef almasını izlerken. Koltuğuna geçtikten sonra Enis'e bakıp devam etti.
"Bu arada odama, kapıyı tıklatmadan daldın!"
"Yemişim kapısını!" dedi tükürürcesine Enis. "Şirketteyken bu kadar sık bir araya gelmeyeceksiniz..Duydun mu beni Miray!"
Başımı sallayıp onayladım. "Özür dilerim."
"Sürekli özür dilemenden ve teşekkür etmenden bıktım! Kes şunu!"
Kaşlarımı çattım. "Şimdi yanına gelecektim zaten..Neden uzatıyorsun bu kadar?"
Kolumdan tutup yanına çekiştirdi..Kapıya doğru bir kaç adım atmamızı sağlarken odadan çıkarken Burak'a döndü. "Söylediklerim senin içinde geçerli sevgili kardeşim! Umarım bundan sonra tekrarlamazsınız..Burası bir şirket! Ve herkes karımın geldiğini ağızdan ağıza konuşurken onun ilk olarak senin yanına gelmesi benim de özel hayatımı zedeler! Bunu unutmazsınız umarım!"
Doğru ya..Enis Kahraman..Ve onu hayatı!
Kolumdaki kolu biraz daha kasılırken odadan çıktıktan sonra çalışanların gözleri üzerimize doğru yönelirken hafifçe gülümsemiştim. Kolumdaki parmaklaraşağı doğru inip benim parmaklarımın arasına geçerken yüzümü Enis'e doğru çevirdim. Oldukça sert yüz hatlarını çalışanlarına da sergiliyordu! Herkesin ona korkarak bakması pekte tuhaf durmuyordu!
Sonunda odasına girmişken kapısını hızla kapatıp soluğu önümde aldı.
"Beni sinir ediyorsun Miray!"
Başımı salladım. "Seni sinir edecek bir durum yoktu ortada..Üstelik telefonla görüşürken de bahsetmiştim..Burak'la konuşacağım demiştim."
"Ona anlattığın kadar ne var bilmiyorum..Önce bana anlatmalısın her şeyi!"
"Sen anlatıyor musun peki?" dedim araya girerken.."Sen bana kendinle ilgili en ufak bir şey anlattın mı?"
"Anlatacak bir şeyim yok benim!" dedi hızla önümden çekilip masasının arkasındaki deri koltuğuna otururken, "Olsaydı da söylemezdim zaten! Seni ilgilendirmez!"
"Bende bundan bahsediyordum Enis Kahraman!"
Alınmış mıydım yani? Hah! Hayır tabii ki.
"Seninle paylaşacağımız hiçbir şey yok!"
Çantamı sinirle elimde sıkarken kapıya doğru döndüm. "Ben eve gidiyorum!"
"Hayır!" dedi sertçe. "Hiçbir yere gitmiyorsun! Otur şuraya!"
"Bana karışma!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİNCİ MEVSİM
Lãng mạnKollarımızı ısırarak saatler yapardık küçükken... Sanki zamanın canımızı acıtacağını anlarmış gibi. @cikolataliigofrett İlk Yayınlanma Tarihi : 01.03.2015 Son Yayınlanma Tarihi : 13.09.2015 Not: Bu hikayenin tüm hakları saklıdır.