Gözlerim fotoğraflardaki görüntüye kayarken kaşlarım çatıldı. Bunlar çok eskiye aitti. Rüzgar'la ayrılma evresine girdiğimiz aylarda çekilmişti.
Bir tanesinde gülümseyerek Rüzgar'a bakıyordum. Diğerinde sımsıkı sarılmıştık. Bir diğerinde Rüzgar'ın sırtına çıkmış delicesine eğlendiğimizi açıkça belirten bir pozdu. Sonraki..Sonraki..Hepsi aynı şeyi temsil ediyordu.
Aşk ve mutluluk.
"Sen bu adamı seviyorsun hala." Çıkan sesiyle kalbimin kasıldığını hissettim.
"Bunların seninle tanışmadan önce çekildiğini de biliyorsun o halde!"
"Hepsi değil." Elindeki kalan iki fotoğrafı yüzüme doğru çevirirken acıyla inledim. Rüzgar'ın hamileyken benimle buluştuğu fotoğraflardı. Ben her şeyden habersizken birinde ellerimden tutmuştu. Diğerinde aramızdaki mesafe çok azdı. Ayaktaydık. Rüzgar'ın bir eli kolumdaydı.
O günkü olanlarla yaşlı gözlerimi kapattım. Rüzgar görüşme bahaneleriyle buluştuğumuz anları bir bir fotoğraflamıştı. Hepsinde de mutlu görünüyorduk. Lanet olsun ki kim olsa aynı şeyi düşünürdü!
"Onunla buluştuğumuz doğru..Ama kesinlikle düşündüğün gibi bir şey yok ortada!"
"Onlar sana ait değil dedi!" dedi acıyla yüzüme bakarken, karşımda Enis Kahraman olduğunu düşünmesem birazdan ağlayacağını düşünmüştüm. "Barlas ve Miray sana ait değil dedi. İtiraz ettim ve kanıt istedi. O orospu çocuğuna bir şey söyleyemedim. Yoktu çünkü..Yok Miray anlamıyor musun? Onun benim olduğuna dair en ufak bir kanıt yok şuan!" dedi kucağımdaki çocuğu işaret ederken. "Ama o bunları gösterdi. Al sana kanıt, dedi. Onlar hiçbir zaman sana ait olmayacaklar. Hiç bir zaman benim yanımdaymış gibi gülümsemeyecekler, dedi."
"İnandın sen de." Elimdeki fotoğrafları bu sefer ben yüzüne fırlatıp bir elimle omzuna vurdum. "Bana sormadan önce bunları kurdun kafanda!" Birkaç adım geriye giderken başını salladı.
Son kez yüzüme bakarken, "Bitti Miray." dedi.
"Ait olduğun adamın yanında olmalısın. Benim değil!"
Kucağımdaki Barlas'ı yavaşça beşiğine yatırırken bir elimle yüzümü kapattım. Sakin olmalıydım. Sakin.
Derin derin nefesler alırken odadaki kokusunun çekip gittiğini anımsadım. Kaçıncıydı bu? Kaçıncı burukluk, kaçıncı acı veriş, kaçıncı terk ediş?
Ama bu son olacaktı. Yemin ederim ki bu yaptığının geri dönüşü olmayacaktı. Gözümdeki bir damla yaş bebeğimin yüzüne düşerken, "Babanı asla affetmeyeceğiz oğlum." diye tısladım. "Asla!"
**
Aradan geçen iki hafta ailemin yanında geçirmeme sebebiyet vermişti. Bir süre ne Burak'la ne de Gonca'yla görüşmeme kararı almıştım. Yalnız olmam gerekiyordu. İkisi de bu duruma biraz bozulsalar da kimseyi düşünmemeyi listemdeki ilk sıraya yerleştirdim.
Artık düşüneceğim tek kişi Barlas'tı.
Hastanede olanlardan sonra ne Enis'le ne de Rüzgar'la karşılaşmıştık. Elimdeki meyve suyunu yudumlarken annem yanıma oturmuştu. Babam dışarıdaydı.
Bugün evde üçümüzdük sadece. "Uyudu mu?" Barlas'ı kastettiğimi anlayınca başını salladı. "Hemen uyudu yumurcak. Belliydi zaten gözleri baygın baygın bakıyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEŞİNCİ MEVSİM
RomanceKollarımızı ısırarak saatler yapardık küçükken... Sanki zamanın canımızı acıtacağını anlarmış gibi. @cikolataliigofrett İlk Yayınlanma Tarihi : 01.03.2015 Son Yayınlanma Tarihi : 13.09.2015 Not: Bu hikayenin tüm hakları saklıdır.