Seda, sabahın erken saatlerinde uyanıp sessizce yataktan kalkarken, yatağın diğer tarafında huzur içinde uyuyan Hande'ye kısa bir an baktı. Hande'nin uyurkenki hali her zaman Seda'yı büyülerdi. Yüzündeki masumiyet, ona olan sevgisini bir kez daha hatırlatırdı. Elini hafifçe Hande'nin saçlarına doğru uzattı, parmak uçlarıyla saçlarını okşadı ama onu uyandırmak istemedi. Hande'nin yüzündeki huzurlu ifade, Seda'nın içini ısıttı.
Seda, banyoya gidip sabah duşunu aldıktan sonra, dolaba doğru yöneldi. Kıyafet dolabını açtığında Hande'nin kıyafetlerinin neredeyse tüm rafları kapladığını fark etti ve istemsizce gülümsedi. Ona sadece küçük bir alan kalmıştı, ama bu onu rahatsız etmekten çok memnun ediyordu. Bu kadar paylaşmanın verdiği yakınlık, aralarındaki bağı güçlendiriyordu. Kıyafetlerini özenle seçti, üzerine geçirdi ve tekrar Hande'ye doğru yöneldi. Yatağın kenarına oturdu, Hande'nin saçlarını bir kez daha okşadı ve alnına nazik, uzun bir öpücük kondurdu. Onun sıcaklığını ve kokusunu derin bir nefesle içine çekerken, yavaşça arkasını dönüp sessizce kapıyı kapatarak evden ayrıldı. Bugün iş yerinde sıradan bir gündü, ama aklı hep Hande'deydi.
Hande, Seda'nın boşluğunu fark ettiğinde hafif bir iç çekti. Gözlerini açtığında, Seda'nın yatağın diğer tarafında olmadığını görünce onun işe gitmiş olduğunu anladı. Onu sabah uğurlamak için erken kalkmayı istemişti, ama dünün maç yorgunluğu ona engel olmuştu. Hande, telefonuna baktı ve Seda'dan gelen kısa ama tatlı bir "Günaydın" mesajıyla gülümsedi. Mesaj kısaydı ama aralarındaki sıcaklığı ve sevgiyi yansıtıyordu. Bu küçük jest bile Hande'yi güne mutlu başlatmaya yetmişti.
Kahvaltı için mutfağa yöneldi, hızlıca hazırladığı kahvaltıyı yerken, aklı hala Seda'daydı. Onun ne zaman eve döneceğini, akşam yapacakları planları düşünüyordu. Bugün evde olduğu için evi toparlamak istedi. Temizlik sırasında, Seda'yı düşünmekten kendini alamıyordu. Aralarındaki bağ o kadar güçlüydü ki, onu düşünmediği tek bir an bile yok gibiydi. Temizlik molasında, eline telefonu alıp Seda'yı aradı.
"Seni çok özledim," dedi Hande içtenlikle. Seda, telefonun diğer ucunda hafif bir tebessümle, "Ben de seni çok özledim," diye cevapladı.
"Bu akşam komşularımıza yemeğe gideceğiz, hatırlıyorsun değil mi?" diye hatırlattı Hande. "Onlara bir ev hediyesi almamız lazım, eve geldiğinde alışverişe gidelim."
Seda hemen onayladı: "Tamam, ben işten çıkınca seni ararım. Eve gelince çıkarız."
Telefonda yapılan bu kısa ama samimi konuşma, Hande'nin içini huzurla doldurmuştu. Temizliğe geri döndü, ama aklında hep Seda vardı. İşlerini bitirip duşa girdiğinde, yeniden Seda'yı düşündü; onunla olan her an, her alışkanlık ona huzur ve mutluluk veriyordu.
Duş aldıktan sonra telefonuna baktı ve Seda'dan bir mesaj geldi: "Sevgilim, işten çıktım. Eve geliyorum." Seda'nın her işten çıktığında eve gelişini haber vermesi, Hande için her zaman bir güven kaynağıydı. Aralarındaki bu küçük rutin, onları birbirine daha da bağlıyordu. Hande hemen heyecanla evde hazırlık yapmaya başladı. Saatler geçtikçe Seda'nın gelişini sabırsızlıkla bekledi.
Kapı çalındığında, Hande hemen koşarak kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında karşısında, her zamanki gibi elinde bir gül tutan Seda'yı gördü. Seda'nın bu küçük jesti, her defasında Hande'yi mutlu etmeye yetiyordu. Hande, gülü aldı ve Seda'ya sıkıca sarıldı. Bu anlar, aralarındaki sevgiyi en derin şekilde hissettikleri anlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zıt Renklerin Dansı | gxg
Roman d'amourHande Baladın, Türkiye'nin en başarılı voleybolcularından biri, sahada güçlü ama iç dünyasında derin bir boşluk hissediyor. Seda Karahisar ise bir PÖH komutanı olarak tehlikeli görevlerde liderlik yaparken, geçmişindeki yalnızlık ve acılarla mücadel...