Seda, gülümseyerek handenin yanından ayrıldığında, masa etrafındaki hava bir anda değişti. Simay, Seda'nın gidişiyle bir an olsun gözlerini ondan ayırmadı; onun karizmatik duruşunu ve takım elbisenin içindeki asil görünümünü takdirle izledi. Simay'ın bu ilgisi, diğer masadakilerin de dikkatini çekti, ancak kimse bu durum hakkında bir yorum yapmadı.
Hande ise, Seda'nın gidişini izlerken içinde bir huzursuzluk hissetti. Ona duyduğu özlem birkaç dakika içinde bile kendini göstermeye başlamıştı. Tam bu sırada cep telefonuna bir mesaj geldi. Mesaj Seda'dan geliyordu: "Seni arka bahçede bekliyorum, sevgilim." Hande, bir bahaneyle masadan kalktı, "Kısa bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor," diyerek, gülümseyerek arkadaşlarından izin istedi.
Masadaki herkes Hande'nin bu ani kalkışını merakla izlerken, Simay da onun peşinden bakışlarını ayırmadı. Hande, endişeli adımlarla arka bahçeye doğru yöneldi. Bahçenin serin ve yıldızlı gecesi, Hande'nin heyecanını daha da artırdı.
Bahçede, Hande'yi bekleyen Seda, elinde bir sürprizle onu karşıladı. Hande yanına varır varmaz,
elini Hande'nin eline kenetleyip onu arka bahçeye götürürken, ikisi arasında sadece sessiz bir iletişim vardı. Gözleri birbirine kilitlenmiş, aralarındaki bağ daha da derinleşmişti. Bahçenin serin havası, geceyi daha da huzurlu hale getiriyordu. Sessiz adımlarla ilerlerken, Hande'nin kalbi hızla çarpıyordu. İçinde hem bir merak hem de heyecan vardı. Seda, her zaman Hande'ye sürpriz yapmayı severdi, ama bu kez hissettiği duygular çok daha farklıydı. Seda'nın ona hazırladığı bu anın sıradan olmadığını biliyordu.
Küçük klübeye yaklaştıklarında, Seda, kapıyı usulca açtı ve Hande'yi içeri aldı. Klübenin içerisi loştu, ama sıcak bir atmosferi vardı. Kapıyı kapatan Seda, Hande'nin yanına hızla yaklaştı ve onu kendine çekerek dudaklarına tutkuyla yapıştı. Bu öpücük, aylarca bastırılmış bir özlemin ifadesiydi. Seda'nın dudakları Hande'ninkilerle buluşurken, Hande derin bir iç çekti. Aralarındaki bu yakınlık, her zamanki gibi ama aynı zamanda sanki her seferinde daha da güçlü bir duygu yaratıyordu.
Seda, öpücüğün ardından Hande'nin yüzünü elleriyle okşadı. Parmakları Hande'nin yanaklarından gamzelerine doğru yavaşça süzüldü. Hande'nin gamzelerine nazikçe dokundu, ardından başını geri çekerek Hande'nin gözlerinin içine baktı. Bu bakışlar, aralarındaki sessiz bir sözleşme gibiydi. Birbirlerine hissettikleri aşk ve tutku, kelimelere dökülmeyecek kadar derindi. Seda, gözlerini Hande'ninkilerden ayırmadan bir şiir fısıldadı:
"Şimdi şiir bence senin yüzündür,
Şimdi benim tahtım senin dizindir,
Sevgilim, saadet ikimizindir,
Göklerden gelen bir yadigâr gibi."Seda'nın bu sözleri, Hande'nin kalbine bir ok gibi saplandı. Hande'nin gözlerinde biriken yaşlar, sevginin ve minnettarlığın bir yansımasıydı. Bu anın büyüsünde kaybolmuştu. Seda, Hande'nin gözlerinden süzülen o tek damla gözyaşını gördüğünde, içini tarifsiz bir sevgi kapladı. Hande'yi alnından öptü, onu ne kadar sevdiğini söylemeden bile hissettirmeyi başarmıştı.
Seda, derin bir nefes aldıktan sonra "Şimdi asıl sürprizime geçelim," dedi, sesi bu sefer daha alçak ve tahrik edici bir tondaydı. Ceketinin iç cebinden küçük bir vibratör çıkardığında, Hande şaşkınlık ve heyecanla Seda'ya baktı. Seda'nın bu cesur hamlesi, Hande'nin kalbini hızla çarptırmaya yetmişti.
Seda, vibratörü Hande'nin görebileceği şekilde elinde tutarken, Hande'nin dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi. Hande'nin yüzünde bir karışıklık olsa da, gözlerindeki parıltı Seda'ya güveniyordu. Seda, yavaşça Hande'nin yüzüne yaklaştı ve dudaklarına yeniden hafif bir öpücük kondurdu. Sonra Hande'yi yavaşça geri çekerek, elleriyle belinden tutup ona rehberlik etmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zıt Renklerin Dansı | gxg
RomanceHande Baladın, Türkiye'nin en başarılı voleybolcularından biri, sahada güçlü ama iç dünyasında derin bir boşluk hissediyor. Seda Karahisar ise bir PÖH komutanı olarak tehlikeli görevlerde liderlik yaparken, geçmişindeki yalnızlık ve acılarla mücadel...