Sabahın ilk ışıkları odayı aydınlatmaya başladığında, Hande gözlerini araladı. Yatakta bir süre hareketsiz kaldı, yanında uyuyan Seda'nın nefes alışverişlerini dinledi. Bugün büyük gündü, turnuvalar başlıyordu ve Hande'nin yola çıkması gerekiyordu. Ancak şu an, bu yataktan çıkmak istemiyordu. Seda'nın yanında olmak, onu bu sabahın gerçeklerinden uzaklaştırıyordu.
Hande yavaşça döndü, gözleri Seda'nın sırtına takıldı. Seda yüzünü duvara dönmüş, huzurla uyuyordu. Yorgun bedeni, sessizliğin içinde dinleniyordu. Hande'nin gözleri, Seda'nın sırtındaki yara izlerine takıldı. Bu izler, onun hayatında yaşadığı zorlukların birer sembolüydü. Her bir yara, Seda'nın ne kadar güçlü ve kararlı bir kadın olduğunu hatırlatıyordu. Hande, bu izlere dokunmadan edemedi. Parmak uçlarıyla nazikçe yara izlerinin üzerinden geçti. Her bir dokunuşu, Hande'ye Seda'nın derinlerdeki yaralarını da hissettiriyordu.
Seda'nın nefesi hafifçe değişti ve uyanmaya başladı. Hande'nin dokunuşlarını hissettiğinde gözlerini yavaşça açtı. Başını çevirip Hande'ye baktı, gözlerinde huzur ve sıcaklık vardı.
Seda: "Sabah olmuş... Turnuva günü, değil mi?"
Hande, Seda'nın yumuşak sesiyle gülümsedi. Evet, bugün turnuvalar başlıyordu ama şu an sadece Seda'nın yanında olmak istiyordu. İçinde, bu anın biraz daha sürmesini isteyen bir his vardı.
Hande: "Evet... Ama şu an sadece senin yanında kalmak istiyorum."
Seda, Hande'nin bu sözleri karşısında nazikçe gülümsedi. Yatağın içinde yavaşça döndü ve Hande'ye biraz daha yaklaştı. Parmakları, Hande'nin saçlarını nazikçe okşadı.
Seda: "Ben de seni bırakmak istemiyorum, ama biliyorum ki bu turnuva senin için çok önemli. Hazırlanman gerek, ama izin ver, ben sana yardımcı olayım."
Hande, bu düşünceli teklif karşısında hafifçe başını salladı. Seda'nın onun yanında olması, bu sabahı daha da özel kılıyordu. Hande yatağın kenarına oturdu, banyo yapması gerektiğini biliyordu. Seda, Hande'nin kalkmaya hazırlandığını gördü ve onu nazikçe durdurdu.
Seda: "Sen yorulma, ben seni yıkayayım."
Hande önce bu teklife şaşırdı, ama Seda'nın sıcak bakışları ona güven verdi. İkisi de yavaşça banyoya doğru ilerlediler. Banyo, sabahın ilk ışıklarıyla hafifçe aydınlanmıştı. Seda, Hande'yi nazikçe küvetin içine oturttu. Su, Hande'nin yorgun bedenini rahatlatırken, Seda onun saçlarını yıkamaya başladı. Her hareketi dikkatli ve özenliydi. Hande, gözlerini kapatıp bu anın tadını çıkardı. Seda'nın dokunuşları, Hande'ye kendini güvende ve huzurlu hissettiriyordu.
Seda, Hande'nin saçlarını yıkadıktan sonra, ona havlu uzattı ve nazikçe kurulamaya başladı. İkisi de sessizliğin içinde birbirlerinin varlığından huzur buluyordu. Seda, Hande'yi nazikçe giydirdi. Onun giysilerini özenle seçmişti; bu an, Hande için bir hazırlık değil, bir ritüel gibiydi. Seda, Hande'yi adeta bir bebek gibi giydirirken, onun zarif bedenine hayranlıkla bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zıt Renklerin Dansı | gxg
RomanceHande Baladın, Türkiye'nin en başarılı voleybolcularından biri, sahada güçlü ama iç dünyasında derin bir boşluk hissediyor. Seda Karahisar ise bir PÖH komutanı olarak tehlikeli görevlerde liderlik yaparken, geçmişindeki yalnızlık ve acılarla mücadel...