Hande sabah erkenden uyandı. Bugün büyük bir gün olacaktı; Kuşadası'na gidecek ve önemli bir maçta sahaya çıkacaktı. İçinde bir heyecan vardı, ama yanına baktığında, sedaya sarılı halde yatarken bir anda içini büyük bir mutluluk kapladı. Sedayı uyurken görmek her zaman olduğu gibi kalbine bir huzur vermişti. Sessizce yataktan kalktı, mutfağa gidip kendine bir kahve yaptı. Kahvesini yavaşça yudumlarken saate baktı ve zamanın hızla geçtiğini fark etti. Derin bir nefes alıp tekrar yatak odasına yöneldi.
Hande, yatağın kenarına oturdu ve sevgi dolu bir şekilde Seda'yı nazikçe öperek uyandırmaya çalıştı. "Sevgilim, kalkman lazım. Geç kalacağız," dedi, hafif bir telaşla.
Seda gözlerini zar zor açtı, ama yüzüne yansıyan o uykulu ama içten gülümsemesi her şeyi ifade ediyordu. "Günaydın güzelim," diye mırıldandı. Seda yatakta doğrulup Hande'yi alnından öptü.
Hande gülümseyerek, "Hadi sevgilim, hazırlanmamız lazım," dedi. Seda genellikle kahve içmeyi sevmezdi, ama Hande'nin kahvesini içmek, ondan gelen bir zevkti. Bu yüzden bazen sadece Hande'nin içtiği bardaktan bir yudum alırdı. Hande banyoda hazırlanırken, Seda mutfağa geçti. Hande onun için çayı çoktan hazırlamıştı, bu küçük jest Seda'yı gülümsetti. Çayını aldı, yavaşça içmeye başladı.
Birkaç dakika sonra, Hande yatak odasından seslendi: "Seda, hadi ama! Geç kalacağız, havalimanına yetişmemiz lazım!"
Seda çayını bitirip banyoya doğru ilerlerken Hande, "Sevgilim, giyeceklerini yatakta senin için hazırladım," dedi. Seda bu jest karşısında bir kez daha gülümsedi. İçinden, "Bu kadar şanslı olmak zorunda mıyım?" diye düşündü. Gözlerini devirip hafifçe güldü.
Hande banyodan çıkıp son hazırlıklarını yaparken Seda da hızlıca giyinmeye başladı. İkisinin de vakti daralıyordu, ama aralarındaki uyum ve birbirlerine olan destek, her şeyi daha kolay hale getiriyordu. Seda, Hande'nin valizini aldı, ve ikisi evden çıkarak arabaya bindiler. Yolda Seda, Hande'nin elini bir an olsun bırakmadı. Araba yolculuğu boyunca aralarındaki sohbet keyifliydi; Hande yaklaşan maçtan ve takım arkadaşlarından bahsediyordu, Seda ise her zamanki gibi onu dinleyip destek oluyordu.
Havalimanına vardıklarında, Seda arabayı otoparka park etti, Hande'nin valizini arabadan indirdi. Hande'nin takım arkadaşlarıyla buluşacakları yere doğru ilerlediler. Herkes yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı. Simay da oradaydı, ve gözlerini bir an olsun Sedadan ayırmıyordu. Hande, Simay'ın bakışlarını fark etmişti ama artık rahattı; çünkü takım arkadaşlarının çoğu Seda ile olan ilişkilerini biliyordu ve bu bilgi Hande'ye büyük bir huzur veriyordu.
O sırada, havalimanında Seda eski bir ekip arkadaşını gördü. Alkan isimli eski arkadaşı, Seda'ya doğru yaklaşıp şakayla karışık bir asker selamı verdi. Normalde böyle bir şey yapmasına gerek yoktu, ama Alkan'ın Sedaya duyduğu saygı ve sevgiden ötürü bunu yapması Seda'yı güldürdü.
"Yapmana gerek yok, Alkan," diyerek gülümsedi Seda ve ona sarıldı.
Hande, Simge ve Elif bu duruma şaşırarak birbirlerine baktılar. "Yakında sana da asker selamı verirlerse şaşırmam," dedi Simge, Hande'ye bakarak. Elif ve Hande kahkahalarla gülmeye başladılar.
Seda ve Alkan bir süre sohbet ettiler. Alkan, Seda'nın neden burada olduğunu sordu. Seda, Hande'ye dönerek gülümseyip, "Nişanlımı getirdim," dedi. Alkan şaşırarak Hande'ye bakıp, "Memnun oldum, Hande Hanım," dedi. Hande de gülümseyerek, "Ben de memnun oldum," diye cevap verdi. Ardından, Alkan Simge ve Elif ile de kibarca tokalaştı, sonra tekrar Sedaya dönerek, "Komutanım, sizi görmek beni çok mutlu etti," dedi. Kısa bir vedalaşmanın ardından Alkan ayrıldı.
Biraz daha bekledikten sonra, takım arkadaşlarının çoğu toplanmıştı. Seda, Hande, Simge ve Elif birlikte sohbet etmeye başladılar. Tam o sırada Seda'nın telefonu çaldı. Seda özür dileyerek telefon görüşmesi yapmak üzere yanlarından ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zıt Renklerin Dansı | gxg
RomanceHande Baladın, Türkiye'nin en başarılı voleybolcularından biri, sahada güçlü ama iç dünyasında derin bir boşluk hissediyor. Seda Karahisar ise bir PÖH komutanı olarak tehlikeli görevlerde liderlik yaparken, geçmişindeki yalnızlık ve acılarla mücadel...