Sabah güneşi, hastane koridorlarını sarmışken, Hande ve Seda, doktorun odasından çıkıyorlardı. Doktor, Seda'nın birkaç gün dinlenmesi gerektiğini söylemiş, Hande de bu öneriyi dikkatle dinlemişti. Hastane işlemlerini tamamlamak için Hande, doktorla son bir konuşma yaparken, Seda sessizce bekledi. Yorgun bedeni, bu bekleyiş sırasında daha da ağırlaşıyordu. Ancak, Hande'nin bu konuda ne kadar hassas olduğunu bildiğinden, itiraz etmek istemiyordu. Hande, işlemleri tamamlayıp geri döndüğünde, Seda ona bakarak, "İyiyim, gerçekten dinlenmeme gerek yok," dedi. Ancak sesi, yorgunluğunu ve içsel sıkıntısını gizleyemiyordu.
Hande, başını hafifçe sallayarak, "Hayır, Seda, dinlenmen gerek. Hadi, gidiyoruz," dedi, ciddi ve kararlı bir ses tonuyla. Seda, gitmek zorunda olduğunu anladığında sadece "Nereye?" diye sordu. Hande ona bakmadan, "Eve gidiyoruz," dedi ve Seda'nın elini sıkıca tuttu. Hande'nin kararlılığı, Seda'nın itiraz etmesini imkansız kılıyordu. Birlikte hastaneden çıkarken, Hande'nin yüzünde hafif bir gülümseme belirdi, ancak bu gülümsemeyi Seda'ya belli etmek istemiyordu. Her an Seda'ya daha yakın hissetse de, onun önünde güçlü durmak zorundaydı.
Hastaneden çıktıklarında, Hande hızlıca bir taksi çevirdi. Sessizce taksiye bindiler. Hande, Seda'nın elini bir an olsun bırakmadı, sanki onu bırakırsa yine kaybedecekmiş gibi hissediyordu. Yol boyunca ikisi de sessizdi. Hande, göz ucuyla Seda'ya bakıyor, onun ne kadar yorgun olduğunu her haliyle fark ediyordu. Seda ise, başını camdan dışarıya çevirmişti, sanki aklından binlerce düşünce geçiyordu ama hiçbirini ifade edecek gücü yoktu. Sessizce yol alırken, Hande, Seda'nın elini sıkıca tutmaya devam etti. Bu basit temas bile, onun yanında olmanın verdiği güveni hissetmesine yetiyordu.
Eve vardıklarında, Hande kapıyı açarak Seda'ya içeri girmesi için yer verdi. Seda eve adım attığında, derin bir nefes aldı, gözlerini kapattı ve o anın huzurunu hissetmeye çalıştı. İçinde bir şeylerin koptuğunu hissediyordu; bu evde geçen zaman, yaşanan anılar onu hüzünlendiriyordu. Ancak hemen toparlandı, Hande'ye belli etmek istemiyordu, ona ne kadar ihtiyaç duyduğunu ve ne kadar özlediğini göstermemeye çalışıyordu. Sert bir ifadeyle, "Kendi evime giderdim, buraya getirmene gerek yoktu," dedi.
Hande, Seda'nın bu direncine rağmen sakin kalmaya çalışarak, "Burası bizimdi," dedi, cümlesini bitirirken duraksadı, "Ve seni bu halde yalnız bırakacağımı düşünmedin herhalde." Bu sözler, aralarındaki bağın derinliğini bir kez daha hatırlatıyordu. Hande, Seda'nın kendini daha iyi hissetmesi için ona duş almasını önerdi. Ancak Seda, her zamanki gücünü ve enerjisini yitirmiş gibiydi, bedeni ve ruhu yorgunluktan çökmüştü. Bu yüzden, başını hafifçe sallayarak "Tamam," dedi Hande'ye, ama gerçekten iyi olduğunu göstermek istiyordu. Sessizce misafir banyosuna doğru yöneldi.
Seda, misafir banyosuna doğru adım atarken, Hande ona yetişip "O banyo bozuk, tamirci çağıramadım. Yatak odasındaki banyoyu kullan," dedi. Seda, istemsizce yatak odasına doğru ilerledi. Kapıdan içeri girdiğinde, her şeyin bıraktığı gibi olduğunu fark etti. Eşyaları, kıyafetleri, saatleri... Her şey yerli yerinde duruyordu. Odaya göz gezdirdi, anılar zihninde canlanıyordu. Kalbi hızla çarpmaya başladı, içinde bir boşluk hissi oluştu, ama bunu Hande'ye belli etmemeye kararlıydı. Derin bir nefes aldı ve banyoya girdi. Küçük bir sandalyeye oturdu, bedeninin ve ruhunun ne kadar yorgun olduğunu o an daha da derinden hissetti. Hande'nin yanında olmak, ona hem huzur veriyor hem de onu içsel bir çatışmaya sürüklüyordu.
Bu sırada Hande, içindeki heyecanı kontrol etmeye çalışıyordu. Seda'nın evde olması, yanında olması ona tarifsiz bir mutluluk veriyordu. Kalbi hızlı hızlı atıyor, Seda'ya bir an bile zarar gelmemesi için her şeyi yapmaya hazır hissediyordu. O sırada, birkaç gün izin almak için antrenörünü aradı ve ailesel bir durum olduğunu belirterek izin istedi. Antrenörü, Hande'nin sesindeki ciddiyeti fark edip, ona kısa bir süre izin verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zıt Renklerin Dansı | gxg
RomanceHande Baladın, Türkiye'nin en başarılı voleybolcularından biri, sahada güçlü ama iç dünyasında derin bir boşluk hissediyor. Seda Karahisar ise bir PÖH komutanı olarak tehlikeli görevlerde liderlik yaparken, geçmişindeki yalnızlık ve acılarla mücadel...