Bölüm 42: Yakınlığın Gölgesinde

138 11 5
                                    

Seda ve Hande için sıradan bir akşam olmasına rağmen, hava dışarıda hafif bir serinlikle doluydu, geceye özgü sessizlik evin içinde de hissediliyordu. Akşam yemeğini birlikte hazırlamış, her zamanki rahatlıklarıyla sofraya oturmuşlardı. Yemekten sonra, Hande sevdiği bir diziyi izlemeye başladı. Seda ise ona ayak uyduruyormuş gibi yaptı, ama gözleri sürekli Hande'ye kayıyordu. Diziye olan ilgisini kaybedeli çok olmuştu; dikkatini toplayamıyor, sadece Hande'yi izliyordu. Onun yüzündeki sessizliği, bakışlarındaki derin düşünceleri fark etmişti. Hande ne kadar sakin görünse de, Seda içten içe onun bir şeyler sakladığını hissediyordu.

Hande, Seda'nın göğsüne yaslanmıştı. Başını onun göğsüne koymuş, huzur bulmuş gibi görünüyordu. Dizinin sahneleri akarken, gözleri ekrana kilitlenmişti, ama Seda onun aslında hiçbir şeyi gerçekten görmediğini, dışarıda esen yavaş rüzgarın sesine bile kapılmış olabileceğini fark etti. Düşünceleri çok daha derindeydi.

Seda, parmaklarını Hande'nin saçlarının arasından yavaşça geçirirken, sessizliği bozmak istedi. Hande'nin içine kapanıklığına daha fazla kayıtsız kalamayacağını hissediyordu. "Sevgilim," dedi, sakin ama anlamlı bir sesle, Hande'nin dikkatini çekmeye çalışarak. "Sana bir şey sorabilir miyim?"

Hande başını hafifçe kaldırdı, Seda'nın gözlerine bakarak, "Tabii ki," diye yanıtladı. Yüzünde şaşkın bir ifade vardı, sanki Seda'nın bu cümlesini beklemiyormuş gibi.

Seda, onun yüzündeki şaşkınlığa hafif bir gülümsemeyle karşılık verdi. "Bugün senin için farklı bir gün gibi, bilmiyorum... Bir durgunluk var. Neyin var, bir şey mi oldu?" diye sordu, sesinde endişeli bir ton vardı. Hande'nin sakladığı bir şey olduğunu hissediyordu.

Hande, Seda'nın gözlerinin içine bakarken önce ne diyeceğini bilemedi. Bir an duraksadı, sonra başını yeniden Seda'nın göğsüne yasladı. "Bir şeyim yok," dedi, sakin bir sesle, ama Seda bu cevabın yüzeysel olduğunu biliyordu. Hande'nin duyguları her zamankinden daha karmaşık görünüyordu.

Seda sabırlı bir şekilde onun başını okşadı, parmakları yavaşça Hande'nin saçlarını tarıyordu. "Dün akşamki aile yemeğinden sonra biraz farklı görünüyorsun," dedi, sesinde anlayış ve yumuşaklık vardı. "Bana ne olduğunu anlatmadın, ama tatsız bir şeyler olduğunu hissediyorum. Benden bir şey saklamanı istemem, Hande. Her zaman yanındayım, bunu biliyorsun."

Hande derin bir nefes aldı, gözlerini kapatıp Seda'nın kalp atışlarını dinledi bir süre. Seda'nın bu kadar sabırlı ve anlayışlı olması ona hep güç verirdi, ama yine de içinde taşıdığı yükü paylaşmak zor geliyordu. Babasıyla yaşadığı tartışma aklına geldiğinde, içi sıkışıyordu. Babası, Hande'nin en zayıf noktalarından biriydi. Onun sevgisini kazanmak için yıllarca uğraşmış, ama her defasında uzak ve mesafeli bir tavırla karşılaşmıştı. Ve dün akşamki tartışma, bu mesafeyi daha da derinleştirmişti.

"Dün babamla tartıştık," dedi Hande, sesi biraz kısılmıştı. Seda, Hande'nin bu kadar zorlanarak konuştuğunu nadiren görürdü. "Evlenme teklifi ettiğini söyledim... Ama babam bunu hiç hoş karşılamadı." Hande'nin sesi titriyordu, gözlerini sıkıca kapatmıştı. "Onun için bizim ilişkimiz... garip ve kabul edilemez bir şey. Toplum ne der diye endişelendi. Beni anlamadı."

Seda, Hande'nin söylediklerini sessizce dinledi. İçinde bir öfke kabarıyordu, ama bunu Hande'ye yansıtmadı. Hande'nin babasına olan sevgisiyle karışık hayal kırıklığını çok iyi anlıyordu. Yine de Hande'ye daha fazla yük olmak istemiyordu, ona bu konuda destek olmak için yanında olmalıydı.

"Baban hep böyleydi, değil mi?" dedi Seda, Hande'nin saçlarını okşamaya devam ederken. "Sana hiçbir zaman gerektiği gibi yakın olamadı."

Hande başını hafifçe salladı, gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu. "Evet... Hep uzaktı. Hep sert ve duvarları olan biri oldu. Beni olduğum gibi kabul etmediği için kendimi suçluyorum bazen. Onu hayal kırıklığına uğrattığımı düşünüyorum," dedi, sesi kırılgandı.

Zıt Renklerin Dansı | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin