Bölüm 24: Kıskançlığın Sessiz Çığlığı

179 8 4
                                    

Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Odanın içinde sadece pencereden sızan hafif ay ışığı vardı. Seda, boğazındaki kuruluğun verdiği hafif rahatsızlıkla uykusundan uyandı. İlk olarak yanında uyuyan Hande'ye baktı. Hande'nin yüzü, huzur içinde uyuyan birinin masumiyetiyle ışıldıyordu. Seda, onun bu dingin halini izlerken, içinde derin bir sevgi hissetti. Ancak susuzluk hissi giderek arttı ve yataktan kalkması gerektiğini fark etti. Hande'yi uyandırmamaya özen göstererek, sessizce yataktan çıktı.

Odanın kapısına doğru yönelirken, bir an için Hande'nin telefonunun ekranının karanlıkta hafifçe yanıp söndüğünü fark etti. Ekranın bu beklenmedik parıltısı Seda'nın dikkatini çekmişti. Saat bu kadar geç olmasına rağmen Hande'nin telefonuna bu kadar çok bildirim gelmesi garipti. Seda, bu durumun sıradan bir şey olmadığını sezdi. İçinde beliren hafif bir huzursuzluk, onu duraklattı. Belki de önemli bir şeydi, belki de sadece önemsiz bir bildirimdi; ama bu geç saatte sürekli bildirim almak hiç de normal görünmüyordu.

Seda, istemsizce Hande'nin telefonuna doğru ilerledi. Normalde Hande'nin telefonuna bakmazdı; aralarındaki güven, bu tür bir davranışı gereksiz kılacak kadar sağlamdı. Ancak bu sefer bir şeylerin doğru olmadığını hissetti. İçindeki huzursuzluk ona bir şeylerin ters gittiğini fısıldıyordu. Telefonu eline aldı, ekranın kilidini açtı ve mesajlara göz attı.

Ekranda kaydedilmemiş bir numaradan gelen mesajlar dizisi beliriyordu. Mesajların içeriği Seda'nın içini ürpertti. Mesajlar, tanımadığı birinden geliyordu ve hepsi son derece samimi ve kişiseldi. "Neden cevap vermiyorsun?", "Seni çok özledim", "Beni gerçekten bu kadar görmezden mi geleceksin?" gibi cümleler telefon ekranında sıralanmıştı. Her bir mesaj, Seda'nın kalbinde derin bir yankı buluyordu. Hande'nin telefonuna bu saatlerde gelen bu tür mesajlar, onu endişelendiriyordu. Bu mesajlar kimdendi? Hande'nin hayatında Seda'nın bilmediği biri mi vardı?

Seda'nın kalbi hızla atmaya başladı. Mesajları gönderen kişinin kim olduğunu bilmiyordu, ama mesajların tonundan bu kişinin Hande'ye yakın biri olduğunu anlamıştı. Bu kişi kim olursa olsun, Hande'yle samimi bir ilişkiye sahip olduğu belliydi ve bu düşünce Seda'nın zihninde kıskançlık ve endişe tohumları ekmeye yetmişti.

Telefonu yavaşça elinden bıraktı, ama kalbindeki ağırlık daha da artmıştı. Seda, yatak odasının karşısındaki tekli koltuğa oturdu. Gözleri hala uyuyan Hande'ye kilitlenmişti, ancak bu sefer içindeki sevgi yerini büyük bir öfkeye ve kıskançlığa bırakmıştı. Hande hala huzur içinde uyuyordu, yüzündeki masum ifade Seda'nın içindeki fırtınayı daha da körüklüyordu. Bu mesajlar, Hande'nin ona söylemediği bir şeyler olduğunu açıkça belli ediyordu. Seda, bu düşünceyle sarsıldı. Kafasında binlerce soru dönüp duruyordu: Bu mesajları gönderen kimdi? Hande neden bu kadar samimi birini ondan saklamıştı?

Seda'nın zihni hızla çalışıyordu. Hande'nin hayatında bilmediği biri mi vardı? Ya da belki de bu kişi Hande'nin geçmişinden gelen biriydi. Bu düşünceler, Seda'nın kafasında bir kasırga yaratmıştı. İçindeki kıskançlık ve öfke, giderek büyüyen bir fırtına gibi her düşüncesini sarıyordu. O, Hande'nin hayatındaki en önemli kişi olduğunu düşünürken, bu gizemli mesajların varlığı onun bu inancını sarstı.

Sabahın ilk ışıkları, odaya hafifçe süzülmeye başladığında, Hande hafif bir inlemeyle uyanmaya başladı. Uyku mahmurluğu içinde, yanında olması gereken sıcaklığa doğru elini uzattı, ancak parmakları yalnızca soğuk bir boşluğa dokundu. Gözlerini yavaşça araladı ve etrafına bakındı. Gözleri hemen Seda'ya takıldı. Seda, odanın diğer ucundaki koltukta oturuyordu, yüzü sert ve mesafeli bir ifade takınmıştı. Gözleri Hande'ye kilitlenmişti ve elinde Hande'nin telefonu vardı.

Hande'nin içini bir korku dalgası sardı. Seda'nın yüzündeki ifadeyi görünce, bir şeylerin çok yanlış olduğunu hemen anladı. Seda'nın gözlerinde, içinde barındırdığı öfke, kıskançlık ve hayal kırıklığı açıkça okunabiliyordu. O an, Hande'nin kalbi hızla atmaya başladı. Seda'nın elinde telefonunu tutması, gördüğü mesajları hemen hatırlamasına neden oldu.

Zıt Renklerin Dansı | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin