Sabahın İlk Işıkları
Sabah güneşi, Hande'nin yeni evinin geniş camlarından içeri süzülüyordu. Evin modern, minimalist tasarımı ve zarif dekorasyonu, Hande'ye huzur veriyordu. Ancak içinde taşıdığı karmaşa, bu huzuru zaman zaman gölgeliyordu. Seda ile yaşadığı ilişki, Hande'nin kalbinde derin izler bırakmıştı. Fakat bu ilişkiyi ailesine açıklayamamış olmak, ona sürekli bir baskı hissettiriyordu.
Hande, oturma odasında kahvesini yudumlarken, gözleri karşıdaki fotoğraf çerçevesine kaydı. Ailesiyle birlikte çekilmiş tatil fotoğraflarından biriydi. Babası, her zaman onun en büyük destekçisi olmuştu. Fakat şimdi ona Seda'dan bahsetmek, Hande için bambaşka bir sınav gibi duruyordu. Annesi ve babası bu ilişkiye nasıl tepki verecekti? Bu soru, Hande'nin zihnini kemirip duruyordu.
Hande (iç ses): "Onlara anlatmam gerekiyor... Ama nasıl? Ya Seda'yı kabul etmezlerse? Ya ilişkimize karşı çıkarlar?"
Bu düşüncelerle boğuşurken, telefonu çaldı. Mesaj annesindendi.
Anne: "Kızım, babanla birlikte seni yeni evinde ziyarete gelmek istiyoruz. Evini görmek için sabırsızlanıyoruz!"
Hande'nin kalbi hızla atmaya başladı. Ailesinin yeni evine geleceği gerçeği, ona bir dönüm noktasında olduğunu hatırlattı. Onlara Seda'dan bahsetmek zorunda olduğunu biliyordu. Artık bu gerçeği gizleyemezdi. Cesur olmalıydı.
Hande (iç ses): "Bu benim hayatım... Onlara her şeyi anlatmalıyım."
Hande, hızla hazırlıklara başladı. Evi toparladı, en sevdiği çiçekleri salonun ortasındaki vazonun içine yerleştirdi ve mutfağa geçerek ailesi için güzel bir yemek hazırlamak üzere işe koyuldu. Fakat her adımında, zihninde aynı endişeler dolaşıyordu. "Acaba ne diyecekler?"
Kapı çaldığında, Hande derin bir nefes aldı ve kapıyı açtı. Annesi ve babası kapıda gülümseyerek duruyordu. Babası, her zamanki gibi sevgi dolu bir şekilde Hande'ye sarıldı. Fakat Hande'nin içinde bir gerginlik vardı; ne kadar saklamaya çalışsa da bu, onun gözlerinden okunuyordu.
Baba: "Kızım, bu ev gerçekten harika olmuş! Tam senin tarzın, modern ve şık."
Anne: "Çok zarif dekore etmişsin, kızım. Şimdi bize biraz evini gezdir de her köşesini görelim."Hande, ailesine evi gezdirirken içinde kopan fırtınaları bastırmaya çalışıyordu. Salonun geniş pencerelerinden dışarıya baktı, açık mutfağın düzenini gösterdi, yatak odasındaki detayları anlattı. Ama zihni, onlara Seda'dan bahsetmek zorunda olduğunu bilmenin ağırlığıyla doluydu.
Salonda oturup yemek yerken, Hande sonunda cesaretini topladı ve derin bir nefes alarak söze girdi.
Hande: "Baba, anne... Size bir şey söylemem gerekiyor."
Ailesi, merakla Hande'ye bakarken o, yavaşça Seda ile olan ilişkisinden bahsetmeye başladı. O an odada bir sessizlik oluştu; sadece derin nefes alışverişleri duyuluyordu.
Baba: "Seda mı? Bu, oldukça farklı bir haber... Tabii ki bunu anlamaya çalışmamız gerekecek. Ama senin mutluluğun her şeyden önemli."
Annesi ise Hande'nin elini tuttu, gözlerinde sevgi ve anlayış vardı.
Anne: "Kızım, biz seni seviyoruz. Bu senin hayatın ve senin kararların. Biz her zaman yanında olacağız."
Bu destekleyici sözler, Hande'nin içindeki büyük yükün bir kısmını hafifletti. Ailesinin tepkisi, tam olarak beklediği gibi değildi; yargılayıcı değillerdi, fakat anlamaya çalışmaları gerekiyordu. Bu da Hande için önemli bir adımdı.
Akşam yemeği huzurlu bir atmosferde son bulmuştu. Hande'nin annesi ve babası, kızlarına uzun uzun sarıldıktan sonra evden ayrıldılar. Hande, onları kapının önünde uğurlarken, derin bir nefes aldı. Her şey, düşündüğünden daha sakin geçmişti. Ailesi, durumu anlamaya çalışıyor ve en önemlisi onu sevmeye devam ediyordu. Bu, Hande için büyük bir adımdı.
Kapıyı kapattığında, içindeki tüm gerilimi bir anlığına serbest bıraktı. Derin bir nefes daha alıp kendini kanepeye bıraktı. Evi, sessizliğe bürünmüştü ama içinde bir huzur vardı. Telefonunu eline aldı ve Seda'yı aramak için tuşlara dokundu.
Telefon çaldı, çaldı ve sonunda Seda'nın yumuşak ama güçlü sesi hattın diğer ucunda belirdi.
Seda: "Hande? Nasılsın? Sesin yorgun geliyor."
Hande, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Seda'nın sesi, onu her zaman sakinleştiriyordu. Ona olan özlemi, o an daha da derinleşti.
Hande: "Ailem buradaydı, Seda. Onlara her şeyi anlattım... Seda'yı, seni... Bizim ilişkimizi."
Seda bir an duraksadı, sonra nefesi yavaşça telefonun diğer ucundan duyuldu.
Seda: "Ve nasıl karşıladılar?"
Hande: "İlk başta şaşırdılar, tabii... Ama sonra anlamaya çalıştılar. Beni sevdiklerini ve destekleyeceklerini söylediler. Bu büyük bir rahatlama oldu. Onlara söylemek zorundaydım."
Seda'nın sesinde bir yumuşama oldu, hafifçe gülümsediği hissediliyordu.
Seda: "Gurur duyuyorum seninle, Hande. Bu, büyük bir adım. Seni keşke orada kucaklayabilseydim."
Hande'nin içinde bir sıcaklık yayıldı. Seda'nın yanında olmaması onu her ne kadar yalnız hissettirse de, bu konuşma ona güç veriyordu.
Hande: "Seda... Seni çok özlüyorum. Yanımda olmanı istiyorum. Şu an burada olmanı, bana sarılmanı..."
Seda: "Hande, keşke şu an yanında olabilsem. Seni kollarımın arasına alıp tüm bu gerginliği, stresi unutturmak isterdim. Ama biliyorum ki, bu mesafeye rağmen seni sakinleştirebilirim."
Hande, Seda'nın sesinin her kelimesinde bir tür rahatlama buluyordu. Gözlerini kapattı, sanki Seda gerçekten yanında gibi hayal etti.
Hande: "Seda, bu gece sadece senin sesinle uyumak istiyorum. Sadece seninle... Beni rahatlatacak o sıcak sesiyle."
Seda, hafif bir gülümsemeyle cevap verdi, sesi alçaldı ve daha yumuşak bir tona büründü:
Seda: "Hande, gözlerini kapat ve beni hayal et. Yanında olduğumu, seni kollarıma aldığımı düşün. Sıcaklığımı hisset... Parmaklarımı saçlarında gezdirdiğimi, dudaklarımın tenine değdiğini hayal et. Bu gece sadece senin için buradayım."
Hande, Seda'nın bu sözleriyle derin bir huzur buldu. Gözlerini kapadı, hayalinde Seda'yı yanında hissetti. Seda'nın sakinleştirici sözleri, onu adeta sarıp sarmaladı.
Seda: "Şimdi, derin bir nefes al ve bırak tüm endişelerini, stresini... Ben buradayım, senin için buradayım. Hande, seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun değil mi?"
Hande, Seda'nın bu sözleriyle içindeki tüm gerginliği serbest bıraktı. Sedasız bir dünyada bile, onun sesinin varlığı Hande'yi rahatlatmaya yetiyordu.
Hande: "Evet, Seda. Seni çok seviyorum. Ve şimdi, sadece senin sesinle uyumak istiyorum."
Seda, Hande'nin bu sözleriyle daha da yumuşadı, sesi bir ninni gibi Hande'yi sarıp sarmaladı:
Seda: "O zaman, gözlerini kapat ve benimle kal. Seni ne kadar sevdiğimi, senin için burada olduğumu hatırla. Her şey yoluna girecek, çünkü biz birlikteyiz. Bu gece, sadece sen ve ben varız."
Hande, Seda'nın bu sözleriyle adeta uykuya daldı. Telefonun diğer ucundan gelen Seda'nın sakinleştirici sesi, ona huzur ve güven verdi. Sedasız bir dünya bile, onun sesiyle dolduğunda Hande için huzurlu bir yer oluyordu. Hande, Seda'nın sesiyle yavaşça uykuya daldı, yanında olmayan sevgilisinin varlığını derinlerde hissetti.
Bu, onların mesafelere rağmen birbirlerine olan derin bağlılıklarının bir göstergesiydi. Hande, Seda'nın sesiyle uykuya dalarken, içinde bir huzur ve güven duygusu vardı. Artık, hiçbir şey onu korkutamazdı, çünkü Seda her zaman onun yanındaydı, en azından kalbinde.
"Gerçek sevgi, mesafelere ve zamana rağmen hep aynı tutkuyla büyür."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zıt Renklerin Dansı | gxg
Lãng mạnHande Baladın, Türkiye'nin en başarılı voleybolcularından biri, sahada güçlü ama iç dünyasında derin bir boşluk hissediyor. Seda Karahisar ise bir PÖH komutanı olarak tehlikeli görevlerde liderlik yaparken, geçmişindeki yalnızlık ve acılarla mücadel...