Bölüm 15: Hayat ve Ölüm Arasında

169 10 0
                                    

Sedanın Hastanede Verdiği Mücadele

Seda Karahisar, hastanenin ameliyathane odasında yaşam mücadelesi veriyordu. Doktorlar, onun göğsüne isabet eden kurşunu çıkarmak ve iç kanamayı durdurmak için zamana karşı yarışıyordu. Ameliyat masasında yatarken, bedeniyle zihni arasında bir savaş sürüyordu. Bilinci kapalı olmasına rağmen, zihni boşlukta gezinip duruyordu. Bir tarafı hayata tutunmaya çalışırken, diğer tarafı karanlığa doğru çekiliyordu.

Ameliyat ekibi başındaki doktor, durumu ciddiyetle değerlendiriyordu. Kan kaybı fazlaydı, kurşun bazı önemli damarlara zarar vermişti. Zorlu bir operasyon onları bekliyordu. Kurşunu çıkarmak yeterli değildi, aynı zamanda damarları onarmak ve iç kanamayı kontrol altına almak gerekiyordu.

Doktor: "Bu ameliyat çok riskli. İç kanamayı durdurmamız gerek, yoksa hayatta kalma şansı yok. Hızlı ve dikkatli olmalıyız."

Ekip, hızla çalışıyordu. Her saniye önemliydi. Sedanın bedeni, bu yoğun baskıya nasıl tepki verecekti? Onu hayatta tutmak, büyük bir mücadeleyi gerektiriyordu. Her adımda dikkatli olmak zorundaydılar, çünkü en ufak bir hata, Seda'nın hayatına mal olabilirdi.

Bu sırada Hande, babasıyla sürekli iletişim halindeydi. Babası, durumu öğrenmek için her yolu deniyordu. Hande ise çaresizce babasından gelecek bir haberi bekliyordu. Zaman geçtikçe endişesi daha da artıyordu. Kalbi, her geçen saniyede biraz daha sıkışıyor, aklı hep Seda'daydı. Ona ne olduğunu bilmemek, en büyük işkenceydi.

Telefon bir kez daha çaldı. Hande, titreyen elleriyle babasının aradığını görünce hemen açtı.

Hande: "Baba? Öğrenebildin mi? Lütfen, bana bir şey söyle."

Hande'nin Babası: "Kızım, evet... Seda bir hastanede ameliyatta. Durumu çok ciddi, ama doktorlar ellerinden geleni yapıyor. Hangi hastanede olduğunu öğrendim."

Hande'nin yüreği bir an durdu. Bunu duymak, Seda'nın gerçekten zor durumda olduğunu anlamak demekti. Ama en azından hayatta olduğunu biliyordu. Bu, Hande'nin harekete geçmesi için yeterliydi.

Hande: "Hangi hastane baba? Hemen gideceğim, hemen!"

Babası ona hastanenin adını ve yerini verdi. Hande, hiç düşünmeden harekete geçti. Valizini hızlıca topladı, aceleyle üzerini giydi ve odadan çıkmadan önce son bir kez aynaya baktı. Gözlerinde endişe, yüreğinde ise Seda'ya olan sevgisiyle karışık bir korku vardı.

Hande (Kendi Kendine): "Seni bırakmam. Sana ihtiyacım var, Seda. Ne olursa olsun, orada olacağım."

Hande, otelden çıktığında bir an bile tereddüt etmedi. Arkadaşlarına haber bile vermeden, doğruca havalimanına gitmek üzere taksi çağırdı. Onu neyin beklediğini bilmiyordu, ama kalbinde bir tek gerçek vardı: Seda'ya ulaşmak zorundaydı. Taksiye bindiğinde, yolu izlerken aklından geçen bin bir düşünce arasında kayboldu. Geçmişteki anılar, Seda'yla yaşadığı her an gözlerinin önünde canlanıyordu.

Havalimanına vardığında, işlemleri hızla halledip uçağa bindi. Yolculuk boyunca zihnindeki tek şey Seda'nın iyi olmasıydı. Ancak korkuları, onu sürekli tetikte tutuyordu. "Ya yetişemezsem? Ya ona bir şey olursa?" diye düşündü. Bu düşüncelerle savaşıyordu.

Uçak inişe geçtiğinde, Hande zamanın nasıl geçtiğini bile anlamamıştı. Havalimanından doğruca hastaneye gitmek için bir araç buldu ve yola koyuldu. Yolda geçirdiği her dakika, ona saatler gibi geliyordu.

Hastaneye vardığında, Hande koşar adımlarla içeri girdi. Sedanın ameliyatta olduğunu öğrendi ve hemen bekleme odasına geçti. Kalbi hızla atıyor, zihninde dualar ediyordu. İçeride neler olduğunu bilmiyordu, ama umutsuzca beklemek zorundaydı. Birkaç saat boyunca orada oturdu, her geçen saniye ona daha da ağır geliyordu. Hastanenin sessiz koridorlarında yankılanan her adım sesi, Hande'nin endişesini daha da artırıyordu.

Zıt Renklerin Dansı | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin