Selamlar, selamlarr🩷
Normale göre biraz kısa bir bölüm..
Geçiş bölümü gibi düşünebilirizz. Bir sonraki bölümde telafi ederiz.
Satır aralarında yorumlarınızı görürsem daha daha çok telafi ederim 😌
İyi okumalarr 🩷Önümdeki çizim tabletine gömülmüş, ellerim saçlarımın arasında, gözlerim ekranda, bir süre takılı kaldım. Bir elimi saçlarımın arasından geçirdim ve derin bir nefes alıp diğer elimi yanağıma yaslayarak tekrar çizim yapmaya çalıştım.
Önümdeki çizime o kadar odaklanmıştım ki arkamda durup beni izleyen Aziz'i, yüzünü yanağımın yanına getirene kadar fark etmemiştim bile. Kulağıma doğru gelen fısıltısıyla irkildim.
"Yatak odası mı orası?"
Dudaklarımın arasından kaçan 'ay' sesiyle başımı kulağımın dibindeki adama çevirdim. O çoktan yüzünü bana çevirmişti bile. Dudağıma hızlı bir öpücük kondurduğunda 2 saniye içinde bu kadar fazla heyecana gelemediğimden olduğum yerde kalakaldım. Benim hareketsiz durup gözlerinin içine bakakalmamı fırsat bilen Aziz dudaklarıma tekrar yapıştı. O üstüme gelince oturduğum sandalyede iyice geriye yaslanmıştım. Sandalyeyi kendine doğru çevirip ellerini sandalyenin kollarına dayadığında kaçacak bir yerim kalmamıştı
Bu seferki öpücük az öncekinden çok daha uzun sürmeye başladığında elimle sağ göğsüne doğru birkaç ufak darbe vurdum. Pek de etkili olduğunu söyleyemeyecektim ama Aziz'in aramıza mesafe koymadan dudaklarımızı ayırıp bana 'ne oldu, hayırdır?' bakışı atmasına yetecek bir etki yaratmıştı.
"Aşkım.. İş yerindeyiz.."
"Eee.." dedi dünyanın en rahat insanı gibi.
"Ee mi? Ne eesi? İş yerinde fingirdeşilmez!"
Olanca ciddiyetimle kurduğum cümle onda bu etkiyi uyandırmamış olacak ki ağzını yemek istediğim o gülüşünü, gözüme gözüme sokuyordu şu an.
"Napılmaz napılmaz?"
"Fingirdeşilmez!"
Gülüşü daha da büyürken sağ elini çeneme doğru getirip parmaklarının ucuyla hafifçe okşamaya başladı.
"Fingirdeşiyor muyuz biz şimdi? Fingirdeşiyor musun benle?"
Çenemdeki elinin izin verdiğince başımı sağa sola salladım. "Hayır sen fingirdeşiyorsun, fingirdek!"
Başını geriye atarak attığı kocaman kahkahası iç gıdıklayıcıydı. Ben burda o çalışanlarına rezil olmasın diye çaba sarfediyordum o bana gülüyordu. Fingirdek!
Gözümün önündeki adem elmasının manzarası, bakışlarını tekrar bana döndürdüğünde kapanmıştı. Hem manzaramı kapatıyor hem de suratıma suratıma gülüyordu. Kolunu belime atıp beni tek hamlede sandalyeden kaldırıp masaya oturttu. Bacaklarım arasına girdiğinde ne yaptığını sorgulamaya bile vakit bulamamıştım.
Belimdeki eli beni kendine yaklaştırdığında hınzır gülüşü yanağımı pas geçerek boynuma doğru indi. İncitmekten korkar gibi öpüşleri zaten günlerdir farklı düşüncelerle çırpınan zihnimi o düşüncelerin serin sularına bıraktı.
"Çok özledim bitanem." Boynumda aldığı derin nefes, sözlerini doğrular nitelikteydi. "Deli gibi özledim."
"Beni daha sık görebilmek için işe almadınız mı Aziz Çınar Bey? Görüyorsunuz işte. Sabahtan beri yanınızdayım."
Başını boynumdan kaldırıp gözlerime baktı. "Sabahtan beri yanımdasın ama gözlerini şu önündeki tabletten alamıyorum ki! Ben toplantıya giriyorum sen mola veriyorsun. Olmaz böyle. Birlikte mola vereceğiz. Ben teninde dinlenmek istiyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yirmi Dokuz
RomanceYıllar önce yaptığınız 'çocukça' bir anlaşma hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir? ''Anlamıyorsun ki. Ben ne dedim az önce? Sanki o dört duvarın arasında da benimle mi olacaksın?'' ''Olurum.'' -'Ne?!' Aziz'in bu net ve hızlı cevabı karşısında...