Radiohead - Where I End and You Begin
•••
"Yapmak zorundaydım." Dedim sessizce. "Yapmak zorundaydım."
Ne tepki vereceğini bilemiyormuş gibi yalnızca başını salladı. Yüzünde ilk kez... Böyle bir dehşet görüyordum.
"Her şey yolunda." Dedi sessizce. Gözünü benden almıyordu. Hatta sanıyorum ki gözünü bile kırpmıyordu.
"Yolumuza çıkacaktı." Kanlı elimi kendime doğru çektiğim bacağıma silip o yapış yapış histen kurtulmaya çalıştım. "Susmalıydı. Bizi bırakmalıydı. Yapmadı."
"Her şey... Yolunda." Ellerini yere koyup, tam önüme gelene dek yavaşça ilerledi. "Bana bak, Alya, bana bak."
O an gözlerimin Aysel'in yerde yatan bedenine kilitlendiğini fark edip birkaç kez gözümü kırptım. Kafamı çevirdiğimde Barbaros bana elini uzatıyordu.
"Sadece bana bak." Elimi tutup bedenimden ayırdı. Üzerimdeki kanın yalnızca Aysel'e ait olduğundan emin olmak istiyormuş gibi gözleri hızla üzerimde gezdi.
Elimi çekmek istedim. Öyle pis ve yapışkandı ki, dokunmasını istemiyordum. Ancak elimi elinden kurtarmaya çalıştığım an avucunu avucuma bastırıp daha da sıkı tuttu.
"Bana bak."
Dalan gözlerim cümlesiyle beraber tekrar odağını buldu. O an altı mosmor olmuş gözlerini görebildim.
"Yüzüme bak. Sadece... Bana bak."
Ellerimi omuzlarına yerleştirip, beni belimden tutarak öylece çöktüğüm yerden kaldırırken bedenim kaskatı kesilmişti. Hiçbir kasımı oynatamıyor, bir yandan da bir hamur gibi hissediyordum. Bedenim bir ağırlık gibi düşüyordu, kemiklerim tuz olmuş gibi... İğrenç hissediyordum.
Dokunmak istemedim. Ellerimi omuzlarından çekip havada tuttum. Barbaros beni banyoya taşıyana dek ona hiç dokunmadım. Tek bir parmağımı bile değdirmedim.
"Yere bas." Dedi. Hep sakin olan o ses tonunda bu kez alttan alta bir panik duyuyordum. "İyisin. Hiçbir şeyin yok."
Hayır. Alttan alta değil. Barbaros'un sesinde sahici bir panik vardı. Nefes nefeseydi.
Bir elini üzerimden çekip musluğu sonuna dek açtı. Muhtemelen suyun ayarını yapacak kontrole sahip değildi ki, birkaç kez suyu azaltmaya çalışsa da başaramayıp ağzından ne olduğunu anlayamadığım öfkeli bir ses çıkardı.
Sabuna sert bir şekilde birkaç kez basıp avucunun içine dökülmesini sağladı. Ardından elimi tutup lavabonun içine götürdü.
Sadece izledim. Hızlı ve sert bir şekilde elimdeki kanı yıkamaya çalışmasını, defalarca eline sabun alıp tekrar tekrar ellerimi suyun altına sokmasını seyrettim.
Lavaboya akan su pembeydi. Sonra o pembelik gittikçe soldu. Su tertemiz akana dek izledim.
"Tırnaklarım pislenmiş." Barbaros'un o koca ellerinin içinde elimi çevirip tırnaklarımın arasına dolan ve bir türlü çıkmayan o kana baktım. "Hep pis."
"Pis değil. Ellerin pis değil." Bir eliyle hala ellerimi suyun altında tutarken, diğeriyle biraz daha sabun aldı.
"Pis değil." Dedi tekrar tekrar ellerimi yıkarken.
Sonunda suyu kapatıp, bakışlarını tekrar üzerime çevirdi. Kafasının içerisinde her ne düşünüyorsa, tam anlamıyla kendinde değil gibiydi.
Sanırım ben de değildim. Sürekli ciddi bir paniğin içerisine girmek üzereymişim gibi hissediyordum ancak... Giremiyordum. Gerçek hissetmiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amor Fati | +18
General FictionAlya Arıkan, renklere aşık ancak hayata karşı bütün beklentisini kaybetmiş bir kadındır. Giydiği çiçekli elbiselere ve sürekli yüzünde taşıdığı sahte gülümsemelere rağmen, içinde her an her şeyden vazgeçmek üzere olan bir ruhu vardır. Barbaros Dora...