|1|.Karanlıktaki Melek.

19.5K 420 117
                                    

Uzun veya kısa bir aradan sonra merhaba Bursist'lerim! Umarım karneleriniz çok güzeldir ve umarım bu size güzel bir karne hediyesi olmuştur.Yeni bölümün tadını çıkartın.

Multimedia:Çağan

Bölüm Şarkıları:

Duman-Melankoli.

Sezen Aksu-Ben öyle birini sevdim ki.

Ve son olarak sonlara doğru dinlemenizi önerdiğim Ellie Goulding-Powerful

Hayatta bazı zaman dilimleri vardır. Bu zaman dilimleri özeldir, özneldir ve gizlidir. Mesela zaman dilimlerinin rengi de vardır. Aslında bu yaşadığın koşullara göre değişir, ya da durumlara. Benim zaman dilimim siyah. Benim, yıldızlarım ve gökyüzüm siyah. Benim, kanatlarım siyah. Ben, Dağhan'ın muhteşem kokusuyla harmanlanırken, siyah kanatlarımdan parlak tozlar etrafı aydınlatıyordu. Bu, sadece bizim etrafımızı aydınlatıyordu.Bizim uyuşturucumuz, benim kanatlarım ve Dağhan'ın kendine has özellikleriydi. Şimdi, cesur olmanın zamanıydı ama nasıl cesur olacaktım? Sesim çıkmıyordu, konuşmak istiyordum. Konuşursam kesinlikle o Suat denen adi herife etmediğim küfür kalmayacaktı. Belki sesim çıkıyordu ancak kulaklarım bunu duymuyordu. Belki sadece gözlerimi açmam yeterliydi. Belki de değildi.

Yeterli miydi?

Yeterliyse bile bunu yapmak istemiyordum. Ben, gerçekleri görmek istemiyordum, duymak istemiyordum, hissetmek istemiyordum, tam mutlu oldum derken ruhumun ve bedenimin ölmesini istemiyordum. Ölmekten korkuyordum. Bedenimin soğuk olmasından korkuyordum, ruhumun üşümesini istemiyordum. Vurulduysam, sadece bedenim ölürdü. Dağhan öldüyse ise ruhum.

Gözlerini açman lazım Miray!

Cidden açmam lazım.

Aç o zaman!

Açamam, korkuyorum.

Aç ve Dağhan'a sıkıca sarıl!

Belki de son cümle gözlerimi açmam için yeterliydi. İç sesimle yaşadığım savaşı, iç sesim kazanmıştı. Gözlerimi açtığımda, gökyüzündeki güneşin güzel ışıkları gözümü yakmıştı. Yanan gözlerimi düşünmeden Dağhan'a baktığımda onunda gözlerinin kapalı olduğunu ve beni sıkıca sardığını fark etmiştim. Gözünden akan bir damla yaş, yeni çıkmaya başlayan sakallarına doğru ilerliyordu.

''Dağhan!''

Elim hızlıca akan gözyaşını sildiğinde, Dağhan'da hızlıca gözlerini açmış ve beni kendine bastırmıştı.

''Miray, iyisin. Çok korktum Miray, cidden.''

''Bende, bende çok korktum.''

O sırada bize İngilizce bir şeyler anlatmaya çalışan adama doğru bakmış ve elimi başıma koymuştum. Gözlerim o sırada Suat'ın yerde yatan bedenine takıldığında, Dağhan'da surat ifademi fark etmiş olacak ki beni kendine döndürmüş ve yüzümü göğsüne yaslamıştı.

''Sakin ol, güzelim. Hiç bir şey yok orada tamam mı? Şimdi sevimli evimize gireceğiz ve sende yatıp dinleneceksin tamam mı?''

Suat'ın cesedi gözümün önünden gitmeliydi, kesinlikle gitmeliydi. Başımı salladığımda, Dağhan adama hızlıca bir şeyler geveleyip elimi tutmuştu. Tam eve girecekken gözüme çarpan görüntü ile olduğum yerde kalmıştım. Karşımdaki görüntüde neydi öyle? Poyraz vardı, sigara içiyor ve bana gülümsüyordu. Gözümü Poyraz'dan ayırıp Dağhan'a ''Dağhan, Poyraz burada.'' demiştim. Hızlıca başını o tarafa çevirdiğinde yok olan Poyraz'a karşı ağzım açık bakmıştım.

BURSLU♠2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin