|34|. Kostüm Partisi

1.8K 75 74
                                    

Merhabağğlar Bursist'leriiim!🌷🌸 nasılsınız bakalım? Umarım iyisinizdir bebelerim🌻🐱 geçen bölümde bu bölümün mükemmel olacağını söylemiştim size! Umarım dediğim gibi mükemmel olmuştur. Ayrıca bayağı da uzun oldu.Tam tamına 3100 kelime! 57 sayfa. Bu aradaaa, Burslu, 2 Eylül'de 3 yaşına girdi! Bunu uzun zaman sonra söylemek...hkjgfsdkgjdfk sizinle beraber daha fazla büyüyelim bebeklerim benim! Sizi seviyorum💜💐 bol bol bol bol yorumu unutmayın haaa! Bol yorum yapmayan itinayla ısırılır👄👄 iyi okumalar...

Multi: Şimdi size mükomuhteşemel Çağan'ı atacağım dpcşdocl 😻🍔 (diğer bölüme kimi koysam🤔)

Bölüm Şarkısı:

🌻🌚

Yaklaşık on beş dakika, Dağhan ile bu şekilde oturmuştuk. Arada saçlarıma birkaç öpücük bırakıp, onları okşamış ve kokumu içine çekmişti. Sonunda Çağan yanımıza geldiğinde, ellerini saçlarından geçirip, derin bir nefes almış ve yavaşça yere çökmüştü.

''Allah'ın sümüklüsü... götürüp polise verdim.''

Dağhan, kaşlarını çatıp, ''Ne yaptın, ne yaptın?'' dediğinde, Çağan'da gayet kendinden emin bir şekilde bana rastgele bir bakış atıp tekrar Dağhan'a dönerek cevap vermişti.

''Ne yani? Homuruk, kız polise gitmeyi hak etmişti. Onu öylece sokakta bırakıp, 'Al, gitmene izin veriyorum, seni para çalmak için insanların hayatına girip bok eden sivrisinek...!' mi deseydim? "

Çağan'a hak veriyordum. Haklıydı. O kız, öylece bırakılıp, gitmesine izin verilecek türden bir kız değildi. Masum değildi ve başka birinin de hayatına bu şekilde girip, daha da ileriye gidip berbat edebilirdi.

"Çağan, ben sana bırak git, dedim..."

Dağhan'ın kucağından hızlı bir şekilde kalkıp, Çağan'a bakarak "Çağan haklı, Dağhan. O kız masum değil. Biz anlamasak daha da ileriye gidecekti." dediğimde, Dağhan ayağa kalkıp, bana yaklaşmış ve hala çatık olan kaşlarıyla bana bakarak bu soruyu yöneltmişti.

"Fotoğraf olayı tesadüf müydü? Yoksa ondan öncesi de mi vardı, Miray?"

Stres ve sinirden, titreyen ellerimi, Dağhan'ın omzuna yavaşça koymuş ve derin bir nefes alarak, "Dağhan, öncesi vardı. Ben...ben ilk gün tuvalette öğrendim bu kızın ne işler çevirdiğini, sana söyle..." demiştim ama sözümü kesen şey, Dağhan'ın sinirli bir şekilde ellerimi itip, geriye çekilmesiydi.

"Miray! Bunu bana nasıl ilk gün söylemezsin?!" Yavaşça ona yaklaşıp elini tutacakken tekrar geriye çekilip, "Dokunma...lütfen." demişti.

Kalbimin ortadan ikiye ayrıldığına, emindim. Sanki kalbimin en küçük hücreleri bile kırılmıştı ve onları şu ruh halimle toparlayamıyordum. Karnımda tuhaf bir kasılma vardı. Doktor, bunda korkulacak bir şey olmadığını, hamileliğin yavaş yavaş sonlarına geldiğim için arada bunların olabileceğini, ayrıca stresin de buna bir zemin hazırlayacağını söylemişti.

Sakin olmalıydım. Derin nefesler alıp vermeliydim...ne diyordu şu internette yazanlar? Birden, ona kadar saymak işime yarayabilirdi...

Bir...

"Miray? Neden benden bunu sakladın?! Neden bana öğrendiğin an söylemedin?"

İki...

Konuşamıyordum. Sadece sakinleşmek ve daha rahat konuşmak istiyordum.

BURSLU♠2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin