|42|. Gece Avı

1.1K 53 32
                                    

Merhabağğğlar Bursist'lerim☘️ Nasılsınız bakalım? Ben iyiyim ve bomba gibi bir bölümle karşınızdayıııım🧚🏻‍♀️ bence bu bölüm dehşet eğlenceli ve komik oldu gpspvidppvdm İyi okumalar güzelliklerim🤶🏻🧡

Multi: Bilge ve Çağan (müthiş shop yeteneği lcpelvpdşlfpvşfkvşfkşvöf)

Bölüm Şarkısı: Alina Baraz&Khalid-Electric.

🤱🏼👼🏻🌸

''Hazırım.''

Dağhan, derin bir nefes alıp Kutay'ı beşiğinden almış ve yavaşça göğsüne bastırmıştı.

Yüzümü buruşturup, ''Dağhan, yapmasak mı ya? Ya yanlışlıkla ona zarar verirsek?'' dediğimde, o da tedirgince Kutay'ı daha sıkı tutmuştu.

''Haklısın aslında güzelim...'' sözünü keserek, ''Denesek mi? Ya da of...'' dediğimde Kutay ile yanıma gelip, saçlarımı öpmüştü. Kolumu, beline sararken, Kutay'a bakıp ''Seni yıkamaya çalışalım mı anneciğim?'' demiştim.

Kutay esnedikten sonra gözlerini kapatmıştı.

''Bu sanırım 'hayır git beni yatır' demek. Ya da 'beni anneannemin eline bırak, kadın!'.''

Dağhan minik bir kahkaha attığında, ben de ona bakıp gülümsemiştim.

''Bence riske girmemeliyiz ve annem ile Sevda teyzeyi çağırmalıyız. Ona zarar vermek istemiyorum. Daha çok küçük. Nasıl tutacağımızı, nasıl yıkayacağımızı bilmiyoruz.''

Dağhan, başını sallayıp Kutay'ı kucağıma vermiş ve masanın üzerinde duran telefonu alıp Sevda teyzeyi aramıştı.  Sesi dışarı verdiğinde, Sevda teyzenin rahatlatıcı sesi kulaklarımı doldurmuştu.

''Oğlum biz de tam sizi arayacaktık. Geleceğiz bir şey lazım mı diye.''

Dağhan, ''Hayır hayır, siz gelin yeter. Şuan tek lazım olan şey sizsiniz.'' dediğinde Sevda teyze ve annemin kıkırdamaları odada yankılanmıştı.

''Tamam on dakikaya oradayız.''

Dağhan, ''Dikkat edin.'' deyip telefonu kapattıktan sonra yanımıza gelip, Kutay'ın yanağını parmağıyla yavaş ve nazikçe okşamıştı.

Onu baba olarak izlemek...Kalbimin teklemesine neden oluyordu.

Sanki dünyadaki en güzel filmi izliyor gibiydim. Ya da dünyadaki en güzel şarkıyı dinliyor gibi. Tek bildiğim şey, bu hissin anlatılacak kelimelere dökülemeyecek kadar özel olmasıydı.

Dağhan Dumaner, aynı kendine benzeyen oğluna, o tapılası gözleriyle bakıp, tapılası gülümsemesiyle gülümsüyordu.

Kutay'ın da güzel bir gülümsemesi vardı. Yeni doğmasına rağmen karanlıkta bile parlayan sarı saçlara, bembeyaz bir tene, şekilli kırmızı dudaklara, dünyanın en minik ve güzel burnuna sahipti. Daha göz rengi belli değildi ama güzel gözleri olacağını biliyordum.

Minicik bedeni kucağımdayken o kadar tedirgin oluyordum ki. Sanki ona zarar verecekmiş gibi, onu koruyamayacak gibi hissediyordum. Sanırım fazla tedirgin bir anneydim.

''Bizi zor günler bekliyor...'' Dağhan, Kutay'a gülümseyerek konuştuğunda, ''Bir yandan da keyifli.'' demiştim.

Kutay bir anda bir şey olmuş gibi delicesine ağlamaya başladığında, şaşkınca ona bakmış ve ''Dağhan...Dağhan bir şey mi yaptım?'' diye endişeyle sormaya başlamıştım. Garipçe titriyordum çünkü Kutay çok şiddetli ağlıyordu.

''Dağhan...''

Dağhan, kucağımdaki Kutay'ın sırtını yavaş yavaş okşayıp, ''Gazı falan mı var acaba?'' derken acayip endişelenmişe benziyordu. Kutay'ı kucağımda yavaş yavaş hoplatıp, bir yandan da sırtını okşarken, anneliğin ne kadar zor ve kutsal bir şey olduğunu anlamıştım.

BURSLU♠2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin