|37|. ''Karşınızdayım...''

1.2K 72 58
                                    

Merhabağ Bursist'ler🙈👼🏻☀️ nasılsınız bakalıııım? Umarım iyisinizdir. Uzun bir süredir bölüm gelmediği için gerçekten çok özür dilerim. Bu aralar fazla yoğundum. Okul, sınavlar falan derken gerçekten biraz yıprandım ve sizi de ihmal ettim. Neyse umarım beğendiğiniz ve beklediğinize değecek bir bölüm olmuştur, güzelliklerim. Bu arada bugüüüün Poyraz'ın doğum günü. Rahmetli bizi severdi. Bizde onu jfkjdlfkj Oğluşum için kesitimsi bir şey yapacaktım ama bunu yetiştiremedim gibi bir şey oldu. Ama siz isterseniz öyle bir şey olabilir. Yani onun gözünden özel bir bölüm yazabilirim. Sizce? Yani güzel olur mu böyle bir şey, ister misiniz? Fikirlerinizi söylerseniz çok seviniriiim. Sizi çoooook seviyorum. İyi okumalaaar💃🏻💃🏻❤️🎈

Multi; Miray👸🏼

Bölüm Şarkısı: Halsey- Sorry

☁️

Dağhan Dumaner...

Mükemmelliğin, kusursuzluğun ve karanlığın tanımı...

Dudaklarının arasındaki sigaranın dumanı, gecenin karanlığına karışırken, ben de onu ve onun mükemmelliğini izliyordum.

''Beni izlemen hoşuma gidiyor ama hava soğuk, güzelim.''

Hafifçe irkildiğim de ona bakarken daldığımı fark etmiştim. Ama o, dalınılmayacak gibi birisi değildi. Ona bakarken sanki zaman duruyordu. Yani sanki sadece o hareket ediyordu ve çevresindekiler ağır çekimdeydi.

Boğazımı temizleyip, ''Haklısın, hem zaten Ece'nin yanına dönmem gerek...'' dediğimde, sigarasını siyah renkli kül tablasında söndürüp, yanıma gelmiş ve elini belime sarmıştı. Tam birlikte içeri girecekken çalan telefonumla duraksayıp, çantamdan çıkartmış ve arayan kişiye bakmıştım. Bilmediğim bir numara arıyordu.

''O kim?''

Omuz silkirip, ''Bilmiyorum.'' dedikten sonra telefonu açıp kulağıma götürmüş ve ''Alo?'' demiştim.

Karşı taraf, ''Merhaba. Bugün arabanıza çarpmıştım. Masraflar için aradım.'' dediğinde, o adamı hemen hatırlamıştım.

''Şey, bakın gerçekten sorun değil. Yani uzatmaya bile gerek yok. Düşünceniz için çok teşekkür ederim ama sadece küçük bir göçük var. Onun için uğraşmaya gerçekten gerek yok...''

Adam sözlerimi yarıda keserek, ''Bakın ben Altay holdingin sahibi, Oray Altay. Yarın müsait olursanız, iş yerime gelin. Bir kahve içip hasar hakkında konuşalım.'' dediğinde, bıkkınlıkla göz devirip, Dağhan'a bakmıştım. Merakla bana bakıyordu.

''Tamam Oray Bey. Yarın görüşürüz.''

Tam kapatacakken karşı taraftan, ''İsminiz neydi?'' diye bir ses duyduğumda, ''Miray...'' demiştim.

''Miray...'' kısık sesle söylediğinde kaşlarımı çatmıştım. Ardından devam ederek, ''Yarın görüşürüz Miray Hanım...'' dediğinde, bir şey demeden telefonu kapatıp çantama atmış ve bana merakla bakan Dağhan'a dönüp, ''Şimdi söyleyeceğim ama sakin olacaksın, tamam mı?'' demiştim.

Aslında bu anın gerçekten hiç gelmemesi gerektiğini düşünüyordum ama olmuştu işte. Dağhan çıldırsa bile anlatmak zorundaydım.

Dağhan kolunu yanımdan duvara yasladığında, kaşlarını yukarıya kaldırıp, ''Dinliyorum?'' demişti.

Gülümsemeye çalışıp, ''Arabayı almam gerekiyordu. Yani şey, eve gidip Ece'nin bindallısını alacaktım... Sonra işte eve doğru giderken, bir araba arabaya çarptı...'' dediğimde, Dağhan sözümü keserek, ''Ne?!'' demiş ve aniden kaşlarını çatmıştı. Kolunu duvardan çekip, ellerini omuzlarıma koyduktan sonra, kızgın ve endişeli bir ses tonuyla, ''Sen iyi misin? Bir şey var mı? Doktora gitmeliyiz, Miray...'' dediğinde, gülümsemeye çalışıp, elimi, omzumun üzerindeki elinin üzerine koymuş ve diğer elimi de yanağına koymuştum.

BURSLU♠2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin