49. Bölüm

271K 10.6K 2.9K
                                    

RÜZGAR

Kalpten kalbe bir yol vardır. Görünmez bir sırdır. İkimizin kalbi birdir zannediyordum. Ama öyle olmadığını anladım. Ateş'le Sidal'ı sarmaş dolaş görünce o an benim için hayat durdu. Nefessiz kaldım. Sanki kalbime bıçak saplanıyordu. O görüntüyü daha fazla görmemek için hiçbir şey söylemeden gidiyordum ama Sidal buna engel oldu. Bana açıklama yapacakmış. Neyi açıklayacak? O görüntü nasıl açıklanabilir? Sidal'a konuşma fırsatı vermeden bilinçsizce konuştum. Ne söylediğim ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok. Gözüm öfkeden hiçbir şeyi görmüyordu. Aldatılmak öyle bir his ki... Birde sevdiğin kız tarafından aldatılmak insanı ölüme sürüklüyor. Sidal ağlamaya başlayınca orada daha fazla duramadım ve arabama binip eve doğru sürmeye başladım. Direksiyona sertçe vurdum.
Telefonum çaldı. Sidal arıyordu. Cevap vermedim. Tekrar aradı. Telefonu tamamen kapattım. Onunla konuşmayacağım.

Her şeyi nasıl bu kadar çabuk bitirebildi? Ben onun bir gülüşü için dünyaları vermeye razıyken bana neden bunu yaptı? Ben ona yetemedim mi? Herkes birini bulur ama önemli olan birbirini bulmaktır. Tamam, ömrümün geri kalanını tamamlayacağım kişiyi buldum. Hiç ayrılmayacağız demiştim. Meğer yanılmışım. Onun güzel gözlerine bakınca evimi bulmuş gibiydim. Şimdi ise gözlerine bakınca içim yanıyor. Canım öyle bir yanıyor ki... Sanki dünyada ki tüm suçları ben işlemişim gibi... Ama sadece sevdim. Hak etmeyeceği kadar çok sevdim.

Arabayı durdurdum eve girdim. Üst kata çıktım. Sidal'ın resimlerinin olduğu odaya girdim. Hiç düşünmeden çizdiğim resimleri yırtmaya başladım. Bu evde ona ait hiçbir şey kalmayacak! Tüm resimleri parçaladıktan sonra odama girdim. Çekmeceleri açtım. Çektiğim resimleri çıkardım. Onları da yırtmaya başladım. Ona ait hiçbir iz kalmayacak!

Baktığım her yerden sildim fotoğraflarını. Geriye gözlerimi kapatmamak kaldı...

○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○

Telefonumun çalmasıyla gözlerimi araladım. Kimin aradığına bakmadan telefonumu açtım.

''Ben aramasam beni arayacağın yok. Unutuldum valla... '' Kimin olduğunu anlamak için telefonu kulağımdan çektim ve ekrana baktım. Eylül? Ah, liseden arkadaşım.

''Fırsat bulup arayamadım. Gittin yurt dışına görüşemez olduk. ''

''Ama geldim. ''

''Temelli mi? ''

''Hayır. Birkaç günlüğüne geldim. Bu fırsatta seni de bir göreyim dedim. Müsaitsen sana geleyim. '' Bulunduğum odaya göz gezdirdim. Her yerde Sidal'ın fotoğrafları vardı.

''Gelebilirsin. ''

''Tamam, görüşürüz. '' Telefonu kapattım ve yatağa koydum. Yatakta oturur pozisyona geldim. Ayaklarım soğuk zeminle buluştu. Dirseklerimi bacaklarıma koydum. Ellerimle yüzümü kapattım. Derin bir nefes verdim. Ben Sidal'ı nasıl unutacağım? Hayır, onu unutmak istemiyorum. Ama beni sevmeyen birini de unutmaktan başka çarem yok. Sidal seçimini yaptı. Beni aldattığı için Sidal'dan nefret etmem gerekmiyor mu? Peki ben neden hala ondan nefret edemiyorum? Neden onu hala köpek gibi seviyorum?

Yataktan kalktım. Banyoya girip soğuk bir duş aldım. Ardından tişört ve eşofman altı giydim. Etrafı toplayacağım sırada kapı çaldı. Ortalığı daha sonra toplamaya karar verip odadan çıktım. Merdivenlerden hızlı adımlarla indim. Kapıyı açtığımda karşımda bana gülümseyerek bakan Eylül'ü görünce zor da olsa gülümsemeye çalıştım. Elindeki poşeti havaya kaldırdı.''Günaydın. Kahvaltı etmedim ve kurt gibi açım. '' Elimle içeriyi gösterdim. Eve girdi.

ORMANTİK MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin