ÖMÜR
Elimdeki pilot kalemi elimde çevirirken, bulunduğumuz toplantıda masadakiler konuyla ilgili yorumlarda bulunurken karşımda oturan Orhan Bey, yanımdaki sandalyede oturmuş, telefonuyla ilgilenen Yalın'a baktı.
"Siz ne düşünüyorsunuz Yalın Bey?"
Yalın, Orhan Bey'in sorusuna bir tepki vermeyince dirseğimle kolunu dürttüğümde Yalın hemen gözlerini telefondan kaldırıp Orhan Bey'e baktı. Soruyu duymadığını bildiğim ve rezil olmasını istemediğim için boğazımı temizledikten sonra konuştum.
"Orhan Bey, az önce anlatılanlarla ilgili ne düşündüğünü soruyor. "
Konudan uzak olan Yalın önce etrafına bakındıktan sonra "Diğer akadaşlara katılıyorum. " dedi.
Yine parçayı kurtaran Yalın'a gülmemek için kendimi tutarken Orhan Bey başını aşağı yukarı salladıktan sonra ayakta tekrardan konuya devam eden adama bakışlar dönünce Yalın sırıtarak telefona döndü.
Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken Yalın'a baktım. Ekranda yazan 'sevdicek' yazısıyla Vuslat'la mesajlaştığını anlamıştım. Zaten mesajda yazan 'burnunu özledim' yazısı da bunu destekliyordu.
Yalın'ın kulağına doğru yaklaştığımda "Abi. " dedim sessizce. Ardından dikdörtgen masanın etrafında oturan takım elbiseli adamlar ve düzgün giyimli kadınlarda gözümü gezdirirken "Ayıp oluyor. Telefonu bırak artık. " diye devam ettim.
Yalın başını aşağı yukarı salladığında mesajlar bölümünden çıkıp telefonu tuş kilidinden kapattıktan sonra telefonu masaya bıraktığında işle ilgili yaptığımız toplantıda bir şeyler anlatan adama odaklandık.
Yarım saat daha süren toplantının ardından herkes dağılırken Yalın ve bende odalarımıza çekilmiştik. Çok değil, birkaç dakika içerisinde koltuğuma oturup dosyalara başımı gömmüşken odaya Yalın daldı.
Elinde telefon, boynuna doğru astığı şarj aleti, yüzünde dehşet dolu bir ifadeyle yüzüme bakıyordu.
"Bir şey mi oldu abi?" diye sordum kaşlarım çatılırken.
"Şarj aletim bozulmuş! Az önce şarjım bitti. Ve ben telefonumu şarj edemiyorum. Sevdiceğimle konuşamıyorum.. "
Masamdaki ikinci çekmeceden şarj aletimi çıkarırken "Ben de kötü bir şey oldu sandım. Kendi şarj aletimi veririm de, sen iş yapmıyor musun abi? Her baktığımda elinde telefon... " dedim.
Yalın içeri girdiğinde odanın kapısını kapattıktan sonra masanın diğer tarafındaki koltuğa oturdu.
"Çalışıyorum da sevdiceğim olmayınca canım sıkılıyor kardeşim. "
Asel doğduğu için Vuslat kısa bir dönem işe ara vermek zorunda kalmıştı. Bebek biraz daha büyüyene kadar şirkette çalışmayacaktı. Tabii Vuslat da bu duruma bir üzülmüştü (!) anlatamam.
Vuslat şirkete gelmeyeli yaklaşık dört ay oluyordu ve doğrusu gözümüz Vuslat'ı aramıyor değildi. Bu süreçte fark etmiştik ki, Vuslat epey iş yapıyormuş. Bizim anlamadığımız, ilgi alanımız olmayan çoğu işi o hallediyordu. Ve şu anda fena halde boşlukta kalmıştık. Yine de Vuslat bir yandan olabildiği kadar bize yardımcı oluyordu.
"Asel biraz daha büyüsün, gelecek sevdiceğin. " dedim hafif gülerken.
Yalın da gülerken elini uzattı. "Hadi şarjı ver de gideyim. "
Elimdeki şarjı Yalın'ın eline bırakacağım sırada şarjı havaya kaldırıp tek kaşım havada baktım. "Ama telefonla oyalanmayıp işine bakacaksın, tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANTİK MAFYA
Chick-Lit3 kız, saf ve masum. Güneş: 20 yaşında. Üniversiteye gidiyor. Annesi ve babasıyla yaşıyor. Sidal: 22 yaşında. Tıp öğrencisi. Hayata pozitif bakan saf ve masum biri. Ailesini trafik kazasında kaybetmiş, hayatın acı gerçekleriyle küçük yaşta karşılaşm...