58. Bölüm "Romantik dakikalar"

91.5K 3.4K 470
                                    

VUSLAT

Çapraz koltukta aynı benim gibi koltuğa boylu boyunca uzanmış, yaklaşık yarım saattir akan burnumuzu sildiğimiz, yerde birikmiş olan mendillere göz ucuyla baktıktan sonra elimdeki diğer mendili de yere atarken mızmızlanmaya devam ediyordum.

"Anne... Çok hastayım. Ölüyorum anne. "

Bir buçuk saattir uyuyan Asel'i kontrol etmiş olan annem elinde bir tabak çorbayla salona, yanımıza gelirken baygın bakışları üzerimdeydi.

"Hastayım anne, hasta.." dedim aynı cümleleri tekrarlarken.

Annem yanıma ulaştığında çorba dolu kaseyi salonun ortasındaki masaya koyduktan sonra elini alnıma yerleştirdi.

"Ateşin düşmüş kızım. Dün ki gibi değilsin. Bugün daha iyisin."

"Ama hala hastayım." dedim burnumu çekmeden önce.

Annem derin bir nefes alırken başını olumsuz anlamda salladığında arkadan Yalın seslendi.

"Ben de hasta olma yolundayım anne. Kızın beni de hasta etti.."

Annem bir elini beline koyarken birkaç büyük adımla Yalın'ın da yanına gidip ateşine bakarken laf yetiştirmeyi ihmal etmiyordum.

"Ben mi hasta ettim? Bana ne? Sen de hasta olmasaydın."

"Çocuklar! Tartışmayın da size çorba yedireyim. Benim meşhur çorbalarımı bilirsiniz.. "

Annem masaya koyduğu kaseyi aldıktan sonra bir bana bir de Yalın'a yedirirken hasta olduğumu dile getirmeden edemiyordum.

Üç-dört gün önce hasta olmuş, eve hastalığı getirmiştim. Ben hasta olunca sürekli yanımda olan Asel de haliyle hasta olmuştu. Eh, evde hepimiz hastalanınca Yalın benim kadar olmasa da şifayı kapmış oldu. Henüz çok fazla hastalanmayan kocam bize bakıyordu ama adam kendi başına ne kadar iş yapabilirdi ki? Bu yüzden halimize acıyan annem ve Eslem annem arada eve gelip bize bakıyorlardı. Daha sabah Eslem annem buradaydı. O gitmeden de annem gelmiş, Eslem annemin bıraktığı yerden bize bakmaya devam ediyordu.

Her şeyi geçtim, benim hastalığım meşhurdu ailede. Hasta olduğumda kendim için 'hasta' kelimesi az gelirdi. Etrafımdaki insanları hastalığımla bezdirir, hasta olduğumu sürekli söyleme ihtiyacı duyarak insanları iyice çileden çıkarırdım. Bir de mızmız oluyordum. Doğrusu hiç ama hiç çekilmiyordum. Ama ne yapayım? Hastayım..

Annem bize çorba yedirdikten sonra dağınık olan salonu da toparladıktan sonra babam arayınca eve gitmesi gerektiğini anlamıştım.

Annem alnımdan öptükten sonra saçımı okşarken "Yemek yaptım kızım. Acıkırsanız ısıtırsınız. Dikkat edin kendinize. Torunum da birazdan uyanır. Çocuğa düzgün bakın, tamam mı?" dediğinde başımı aşağı yukarı salladım.

"Görüşürüz anneciğim. "

Yalın, annemi geçirdikten beş dakika sonra Asel'in ağlayış sesleri duyulunca Yalın hemen yukarı, kızımızın odasına çıktı. Birkaç dakika içerisinde Asel'in ağlaması kesildiğinde burnumu çekerken koltuktan destek alarak ayağa kalktıktan sonra paytak adımlarla merdivenlerden çıkıp Asel'in odasının kapısının önünde durdum.

Gördüğüm görüntü ister istemez yüzümde geniş bir gülümseme oluştururken kapıya dayanıp sessiz kocamı izlemeye koyuldum.

"Babasının prensesi... Annenin veliahtı mı olacaksın kız sen? Şu buruna bak. Aynı sevdicek Junior burnu... O burnunu ısırırım senin! "

Yalın, sırtı kapıya dönük bir şekilde yere oturmuş, önüne de kızımızı yatırarak onu severken arada da yanaklarından öpüyordu.

"O tombul yanaklarını da ısırırım. Ellerini, ayaklarını da ham yaparım. "

ORMANTİK MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin