Bir sessizlik çöküyor içime...
Bir yoksulluk var avuçlarımda. Parmaklarımı sıkmaktan terliyor avuçlarım. Hava almak istiyor, açmıyorum. Sıktıkça sıkıyordum ellerimi. Açtığımda içerisinden bir kuşun çıkıp uçuvermesinden korkuyorum.Bir yalnızlık çöküyor yüreğime...
Bir yokluk, bir hiçlik. Daha yavaş atıyor, daha sessiz. Ölüme yaklaşıyorum sanki adım adım. Yaklaştıkça korkuyor, korktukça daha da yavaşlıyor gibi. İçimi bir korku sarıyor, bir ürperti ile sarsılıyor bedenim.Bir öpücük konuyor yanağıma...
Bir koku geliyor burnuma. İçerime bir güven duygusu doluyor, tebessüm ettiriyor. Kendimle başbaşa olmaktan sıkılmıştım. Kendimle kahve içiyor, kendi kendime sohbet ediyor ve ağlarken göz yaşlarımı ellerimin tersiyle siliyor, yalnızlığımı kutluyordum.Şimdi ise biri daha var...
Bir koku var. Kahveyi artık iki kişilik yapıyorum. Dertlerimi dinleyecek, yalnızlığımın üzerine örtülen perdeyi açıverecek biri var. Göz yaşlarımı artık elimin tersiyle silmeyeceğim, parmaklarıyla silip üzerine bir buse konduracak biri var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Taneleri
PoetryHer hikâyenin, her romanın bir yalnız, hüzünlü ve mutsuz başrol oyuncusu vardır. Karanlık odalarda benliğiyle savaşırken, gözyaşları süzülür tane tane, yanaklarından çene kıvrımına doğru. Bir kelebek girer o karanlık odaya. Bembeyaz bir kelebek...