Akvaryumun Senfonisi

176 13 4
                                    

İlk defa fark ediyorum pencerenin bu kadar açık olduğunu. Yatağımda uzanmış, dışarısını izliyorum. Gördüğüm bir şey yok. Sadece yaşlı bir nenenin kendini sakladığı; boyası olmayan, çatlaklarla süslenmiş bir ev var karşımda. Gördüklerim sadece bunlardı. Harbiden, duvarın çatlakları neden bu kadar derindi acaba? Gördüğüm şey duvarın çatlaklığı mıydı yoksa kalbimin, düşüncelerimin yansıması mı?

Neden ilk defa bu kadar yalnız kaldım bu odada? Kardeşim, abim neredeler? Sessizlikle süslemişler odamı, yalnızlığı da üzerime atıp kapıyı kilitlemişler sanki. Kaçmışlar! Her şeyi bu odanın içerisinde bırakıp, kaçıp gitmişler. ''Tamam, ben toparlarım odayı eğlenin siz.''

Bir kulağımda içime dolan bir şarkı çalıyor, diğer kulağımda ise akvaryumumun çıkardığı acayip bir ses. Hiç bitmeyen, uzun bir ses bu. İkisi birbirine karışıyor ve sanki aralarında anlaşmalı ritim tutuyorlar, birbirlerine uymaya çalışıyorlar. Ne tuhaf, birbirlerinin ardını bırakmıyorlar.

Ben ise tüm bu olanlara rağmen; çekmişim boğazıma kadar yorganı, dikleştirmişim yastığımı, yaslanmışım arkama. Dizlerimi kendime doğru çekmişim, önüme bir defter atmışım ve elime de bir kalem tutuşturmuşlar. ''Odayı toparlayacak halim yok!'' diyorum.

...

Balıklarımdan bile daha yalnızdım. Benim gibi yalnız uyuyup, uyanmıyorlar. Benim gibi hayallerinde yalnız yüzmüyorlar. Belki üç saniyede bir unutuyorlar her şeyi ama her zaman birbirlerinin yanındalar, hep beraberler. Ben üç saniyede unutmuyorum her şeyi, hiçbir şeyi hiçbir zaman unutamıyorum. Yanımda kimse yok, tek başıma uyuyorum.

''Ben uyuyorum, siz toplarsınız odayı!''

İyi geceler...

Kelebek TaneleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin