İnsanlarla dolu bir otobüsün içinde,
tamamen yalnız hisseden bir beden.
Bana ait.
Kulaklık, şarkının en uzak
en ulaşılmayacak noktasını
avuçlarıma bırakıyor.Tünellerden geçerken gözlerimi kapatıyorum
ve
Işıkların bir bir bedenimin üzerinden
Sıyrılıp gitme etkisini
hissediyorum...İki beden var elimizde,
birbirinden uzaklaşan.
Birbirini özleyecek iki beden,
iki ruh ve iki kalp.Hiç bilmediğim bir şarkıyı
dinlemek,
Hiç yemediğim bir yemeği
yemek,
Hiç kokusunu duymadığım bir çiçeği
koklamak...Bunları yaşayıp
bir kutunun içine yerleştirip
hiç kimsenin bulamayacağı bir yere
saklamış gibi bir huzur var üzerimde.Bir yazının başı ile sonu
bu kadar mı uyuşmaz diyorum kendime.
İlk defa mı bu kadar serbest
ilk defa mı bu kadar birbirini unutmuş
birbirini kaybetmiş cümleler
kuruyorum?Kafam
Ruhum
Bedenim
Düşüncelerim...
Hepsi karmakarışık.Tek yaptığım bu karmaşık duyguları
beyaz sayfaya boşaltmak.Tekrar ele geçiriyor yorgunluk bedenimi.
Uyku vakti diyor saat.
Uyu dinlen diyor.
Çok geç oldu.
Kargalar yuvalarına döndü,
gökyüzü sessizleşti,
gece soğuklaştı.Tatlı uykular uyuyamayan adam.
Tatlı uykular uyuyamayan kadın.
Tatlı uykular uyuyamayan...00.13
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Taneleri
PoetryHer hikâyenin, her romanın bir yalnız, hüzünlü ve mutsuz başrol oyuncusu vardır. Karanlık odalarda benliğiyle savaşırken, gözyaşları süzülür tane tane, yanaklarından çene kıvrımına doğru. Bir kelebek girer o karanlık odaya. Bembeyaz bir kelebek...