Yalnızlıktan kaçıyorum. Her adımım bir diğerinden daha büyük, daha korkulu, daha titrek. Sert rüzgâr, beni durdurmak istercesine yüzüme tokatlar indiriyor aniden, bir sonraki gittikçe daha sert! Soluklanacak olsam, zararıma. Yalnızlık bu, sağı solu belli olmuyor. Bir de peşinizden koşturuyorsa, durduğunuzu görür görmez içerisine alıyor sizi.
Benden başka hiç kimse yok mu bu yolda? Ya ben görmüyordum ya da kaçıyor olduğum bu yolda bile tek başımayım. Kokusu çıkıyor artık yalnızlığın; biraz kan, biraz terk edilmişlik ve biraz da ihanet. Nefes almak istemiyor, bir daha soluklanacağımı bile düşünmüyor hatta aklımdan sadece ''koşmak...koşmak...koşmak...'' diye geçiriyordum.
Sonu var mı bu yolun?
Bir çaresi bulunur da silinir mi gözyaşları?
Rüzgâr diner mi?
Beni terk eden gözyaşlarım geriye döner mi? Sessizce, sakince.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Taneleri
PoetryHer hikâyenin, her romanın bir yalnız, hüzünlü ve mutsuz başrol oyuncusu vardır. Karanlık odalarda benliğiyle savaşırken, gözyaşları süzülür tane tane, yanaklarından çene kıvrımına doğru. Bir kelebek girer o karanlık odaya. Bembeyaz bir kelebek...