Bomboş bir tren istasyonunda, elinde kırmızı bavulu, gözlerinde yaş, sevdiğinden ayrılan bir insan gibi ayrıldı kalbim benden. Bir vagonun içinde atmaya başlayacak artık, tek başına. Bangır bangır haykırışlar var kulağımın içinde. Yalnızlığın feyatları bunlar. Susmuyor, daha sesli haykırıyor.
Burnuma da bir yerlerden kahve kokusu geliyor, aklıma da sen. Hani yalnız kaldığım zamanlarda elimde kahvemle, kitaplığımın karşısına geçer, beni mi yoksa seni mi anlatan bir kitap okusam diye bakarken; sen, elinde 'bizi' anlatan bir kitapla çıkagelirdin. Kitabı beraber, sıcak yatağımızda birbirimize sarılarak okurduk. Hatırlıyorsun değil mi?
Şimdi dön ve al elimden kırmızı bavulumu. Fırlat bir kenara ve sarıl bana. Kokumu içine çek ve gözlerimden öp beni. 'Gitme.' de sadece. Kulağıma fısılda;
''Gitme!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Taneleri
PoetryHer hikâyenin, her romanın bir yalnız, hüzünlü ve mutsuz başrol oyuncusu vardır. Karanlık odalarda benliğiyle savaşırken, gözyaşları süzülür tane tane, yanaklarından çene kıvrımına doğru. Bir kelebek girer o karanlık odaya. Bembeyaz bir kelebek...