Kaçıyormuşum gibi hissediyorum.
Otobüs hareketlendiği anda iki duygu sarmalıyor kalbimi. Biri sevinç, diğeri hüzün. Sanki gideceğim ve bir daha gelmeyecekmişim, bir daha geri dönmeyecekmişim gibi hissetmemin verdiği hüznü yaşarken; onu göreceğim, ona sarılabileceğim anın da sevincini yaşıyorum.
İki kişilik koltukta tek başıma oturuyorum. Her zamanki gibi pencere kenarında. Siyah ve içini ufak tefek şeylerle doldurduğum çantam da yanımda. Kitabımı açıyorum ve okumaya çalışıyorum. Hayır... Olmuyor. Kapatıyorum kapağı ve kulaklığımı takıyorum her iki kulağıma da.
Müziğin sesi kulağımı doldururken, ben çoktan su gibi akıp giden yolu izlemeye dalmış, gideceğim yere gitmeye tamamen hazırdım.
Son bir haykırış ve gözyaşı: I want you to stay...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Taneleri
PoetryHer hikâyenin, her romanın bir yalnız, hüzünlü ve mutsuz başrol oyuncusu vardır. Karanlık odalarda benliğiyle savaşırken, gözyaşları süzülür tane tane, yanaklarından çene kıvrımına doğru. Bir kelebek girer o karanlık odaya. Bembeyaz bir kelebek...