Beni anlayan, dinleyen yok. Fakat yargılamaya gelince de susan yok. Bağrışmalar, çağrışmalar hepsi kulağımdan gitmeyen bir nefes sesi gibi. Beynime işleyen ve oraya kazınan...
Olmuyor işte. Durduramıyorum bazen kendimi, susamıyorum da. Bazen öyle bir zaman geliyor ki beynim bas bas bağırırken, dudaklarım hareket etmiyor, kelimeler dökülmüyor ağzımdan. Kalbim yaralanıyor, kalbim acıyor, kalbim kanıyor. Beynimi kemiriyor her bir cümle, sanki acı çekmemden büyük zevk alan bir sadist gibi.
Keşke hayatımız, kurduğumuz hayallerden ibaret olabilseydi. Sadece, geceleri kafamızın üzerinde kendi ellerimizle çizdiğimiz bembeyaz olan bulutun içerisindeki güzel, tatlı hayallerden ibaret. Ne yazık ki bu bile sadece bir hayal. Bembeyaz bir bulutun içindeki bir başka bulut misali.
Biliyorum. Bir gün ben konuşacağım ve beni duyacaklar, ben yazacağım onlar okuyacak, ben söyleyeceğim onlar anlayacaklar. Ve bir ben gideceğim, onlar ise sadece bakacaklar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Taneleri
PuisiHer hikâyenin, her romanın bir yalnız, hüzünlü ve mutsuz başrol oyuncusu vardır. Karanlık odalarda benliğiyle savaşırken, gözyaşları süzülür tane tane, yanaklarından çene kıvrımına doğru. Bir kelebek girer o karanlık odaya. Bembeyaz bir kelebek...