Yabancı bir ev, yabancı dört duvar, yabancı kekremsi bir koku ve içinde kahve bulunan yabancı bir bardak... her yudumumda bulunduğum yere daha da yabancılaştıran. Farid Farjad biraz ötemde, elektronik bir cihazın içinde ölesiye ağlatıyor kemanı... beni... seni... onu...
Gel diyor içimdeki insan. Gel ve gir artık şu kapıdan. Dilediğin gibi konuş, istemiyorsan da iki kelamını esirgeme benden. O dudaklarının aralanışını ve bana gönderdiğin harfleri biriktirip kendime yeni bir dünya inşa etmek istiyorum. Belki ellerimi tutacağın ve hiç bırakmamayı düşlediğimiz bir dünya...
Kahve azalıyor yavaş yavaş.
Bunlar, şarkının son tınıları.
Bu akan, gözyaşlarımın belki son damlaları.Bir kahve daha?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Taneleri
PoesíaHer hikâyenin, her romanın bir yalnız, hüzünlü ve mutsuz başrol oyuncusu vardır. Karanlık odalarda benliğiyle savaşırken, gözyaşları süzülür tane tane, yanaklarından çene kıvrımına doğru. Bir kelebek girer o karanlık odaya. Bembeyaz bir kelebek...