13. Bölüm: Sırlar

26.4K 1.2K 123
                                    

Merhabalar! Bölümü elimden geldiğince hızlı düzenlemeye çalıştım ve sonunda bitti. Umarım beğenirsiniz, şimdiden iyi okumalar.

~

~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~


Bir ölü gibi bembeyaz kesilen suratımın arabanın penceresine yansıyan aksimi izlerken gözlerimde gördüğüm çöküş yorgunluğun izlerine sahipti. Kelimelerin sessizliği aramızda uzuyor, büyüyordu. Nefes alışlarımızın çıkardığı hışırtı dışında hiçbir ses yoktu. Kendimi bitkin hissediyordum. Başımı cama yaslarken kar taneleri gecenin esareti altında görünmez olmuştu. Nereye gidiyorduk, bilmiyordum. Köşke dönmediğimizi, geldiğimiz yoldan geri dönmediğimizden tahmin edebiliyordum. Ağaçların ve büyük binaların arasından geçiyor, sessizliğin çamurlaştığını ve kulaklarımı rahatsız ettiğini hissede hissede ilerliyorduk. Kırgınlıkların bir ismi olmadığından içimde kimliksiz gezinen onlarca acı vardı.

"Gittiğimiz yerde dışarı çıkmadan arabanın içinde beni bekleyeceksin." dedi dikiz aynasından beni süzerken. Göz kapaklarım yarıya kapalıydı ve uykum gelmişti. Başımı salladım. Sorgulayacak halim yoktu. Ben onu cevapsız bırakınca kaşlarını çattı.

"Beni duyduğuna emin misin?" diye sordu kelimeleri vurgulayarak. Başımı yasladığım yerden kaldırarak ona baktım. Öfkesi geçen sürede dinmiş, duygularını ifadesizliğin içine gömen o adam geri gelmişti.

"Evet." Arabanın ısısı yükselmeye başladığından eldivenin içinde terleyen ellerime baktım. Ben bakışlarımı ellerime çevirince onun bakışları da benimkini takip etti ve ellerime baktı.

"O kadar da soğuk değil." Üşümüyordum ama bu soğuk olmadığı anlamına gelmezdi. O varken bana her yer buzdan cehennemdi. Eldivenlerimi çıkarırken terden sırılsıklam olmuş avcumu pantolonuma sildim. Başımı tekrar cama yasladım ve bakışlarımı ondan olabildiğince uzak tutmaya çalıştım. Buna rağmen bana baktığını fark edebiliyor ve huysuzlanıyordum.
Onun koyu kahve cehennemleri benim kayıplarımın anahtarı gibiydi. Avuçlarında zaafiyetlerimi böylesine kıstırmışken cehenneminden kurtuluşum yoktu.

"Ölü gibisin." dedi dakikalar sonunda. Ona bakmadım.

"Babana bu kadar inanıyorsan neden üzülüyorsun?" Derin bir nefes aldım. Uyumak istiyordum. Uyuyup birkaç ay öncesine dönmek ve onun hayatımda olmadığı günlerin tadını çıkarmak istiyordum.

"Ona iftira atacağını düşünüyorum çünkü." Mantomun ilk iki düğmesini açtım ve nefes almaya çalıştım. Boğuluyor gibiydim.

"Ona çok güveniyorsun. Birine gereğinden fazla güvenmek hata yapmayı beraberinde getirir." dediğinde onu dinlemeyi bırakmak üzereydim.

NEFRETİN ESARETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin