Merhaba! Bölümü yeni bitirdim, bazı yerler içime sinmedi ama umarım siz okurken seversiniz. Yorumlarınız beni gerçekten motive ediyor, şu aralar yorumlara geri dönecek vakit bulamıyorum ama en kısa zamanda tüm yorumlara tek tek dönüş yapacağıma söz veriyorum. Siz yeter ki yorum yapın, beni yalnız bırakmayın. Şimdiden çok çok teşekkür ederim.
İyi okumalar.~
Onun gözleri benim feryatlarımla doluydu. Korku dolu ifademin aramızdaki gerginliği doruklara çıkardığı anda telefonumu telaşla cebime koydum. Hızlanan kalp atışlarımın gür sesi kulaklarımda çınlıyordu. Kanın damarlarımdaki devirdaimini hissettiğim anda güçlükle yutkundum. Boğazım kurumuştu.
"Bir şey mi oldu? Suratın aniden bembeyaz kesildi." dedi Dağhan tek kaşını kaldırırken. Şüphenin ağına düşmüş, oradan beni izliyordu. Cebime soktuğum telefonuma çevirdiği bakışları gerçeklere birkaç adımı kalmış bir koşucuyu anımsatıyordu. Dağılan ifademi toparlamaya çalıştım.
"Önemli bir şey değil." dedim ama sesimi duyurabildiğimden emin değildim. Burnumdaki kanamanın durduğuna emin olduğumda tampon niyetine koyduğum peçeteyi burun deliğimden çıkardım. O sırada Dağhan'a bakmıyor ve uyduracak bir gerekçe arıyordum. Aptal değildi; nefes alış verişlerimin hızlandığını, kalbimin korkuyla çalıştığını, suratıma inen ifadenin şaşkınlığını fark etmişti. Ilık suyla yüzümü yıkamak için eğildiğimde o hala dikkatle beni izliyordu.
"Kimden mesaj geldi?" diye sordu bilmiş bir tonla. Kesinlikle aptal değildi.
"Üniversiteden bir arkadaşımdan." Duraksadım. Direkt sorularına cevap vermem bir aksilik olduğunu sezmesine neden olur muydu?
"Bunca zaman sonra sana ulaşmalarının nedeni neymiş peki?" Kollarını göğsünde birleştirirken hiç de inanmışa benzemiyordu. Aynadan onu süzerken kendimi sakinleştirmek için çaba harcıyordum. Selim'i ele veremezdim. Dağhan'dan uzaklaşmamı, bana söyleyecekleri olduğunu yazmıştı. Gerçekten önemli şeyler söylemek istemese böyle gizemli konuşmazdı. Konu babamdı. Belki de Dağhan'ın babam için yaptığı planları çözmüştü ve bana yardım edecekti. Gerçeklere ulaşmak istiyorsam Dağhan'ı atlatmak zorundaydım.
"Okulu dondurduğum için ortak yaptığımız proje onun üzerine kalmıştı ve bugün projeyi teslim ettiğini falan yazmış." diye yalan söyledim. Umarım araştırma gereği duymazdı. Suratımı düşürürken üzülmüş gibi görünmeye çalıştım. Aslında öyle çalışmasam bile okul lafı geçtiği için hüzünlenmiştim. Lavaboda işimi bitirdiğimde buradan çıkmak için hareketlendim ama kapının önünü komple kaplayan bedeni önümde dağ gibi dikiliyordu. Sorgular gibi üzerime diktiği bakışları sertleşirken suratı alayla çarpıldı.
"Küfür de etmiş mi bari onu yarı yolda bıraktığın için?" dedi yapmacık bir hüzünle. Dişlerimi sıktım. Alay etmeye başladığına göre şüphelerini azalmış sayabilirdim.
"Okulu bırakmayı ben istemedim." dedim asabi bir sesle. Okul benim kırmızı çizgimdi. Kazandığım takdirde babamın karşısına gururla çıkabileceğim bir sınavımdı ve ben o sınavı Dağhan yüzünden ertelemiş, hatta kaybetme yoluna düşmüştüm.
"O bunu bilmiyor ama." Omzu hizasındaki başımı kaldırıp öfkeyle baktım ona. Az önce aldığım mesajla karmakarışık olan zihnim şimdi öfkeyle doluydu. Dağhan öyle değişik bir adamdı ki, hislerimin yönü şaşıyordu.
"Neyse ne, çok da önemli değil." Kapının önünden çekilmezken sağ tarafta bulduğum boşluktan sıyrılarak kendimi kurtardım. Kaldığım odaya doğru hızlı adımlarla ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİN ESARETİ
Teen FictionZümra, babasının geçmişinin kurbanı olduğunun farkında olmadan okulunu bitirmeye çalışıyorken bir gün hastaneden aldığı haberle yerlebir olur. Babası bir kadını bıçaklamıştır. Zümra babasının savunulamaz hatasıyla hayat savaşına bir yenisi eklemişti...