25. Bölüm: Yıldızları Sayan Çocuk

28.9K 1.2K 336
                                    

~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~

Yıldızları Sayan Çocuk

Yalan, geçmişimi kadife bir kumaş gibi örterek onu Dağhan'ın amaçlarına hizmet eden süslü bir kutuya çevirirken benim tek yaptığım boş bakışlarla o kutuyu izlemekti. O allı pullu kutu kocaman bir illüzyondan ibaretti ama bundan sonra Dağhan'dan başka kimse bu gerçeği bilmeyecekti.

Bu gerçeğin gerginliği ortamda gezindi. Kimse fark etmedi.

Gergin ortamları sevmiyordum. Gerçi, muhtemelen kimse sevmezdi ama benim bu ortamlardaki tutumum genelde diğer insanlardan daha acemice oluyordu. Baran'ın gözlerine baka baka yalan söylerken ve Dağhan'ın planının tıkırında işlediğini fark ederken sakin kalamıyordum. Her şey onun lehineydi.

"Bana söyleyebilirdin Zümra." dedi Baran. Bozulmuşa benziyordu. Dağhan ona, babamın bana zarar verdiğini ve bu yüzden onunla görüşmemem gerektiğini, bazen kendime engel olamayıp yanına gittiğimi ama her seferinde yıkılmış bir hale geldiğimi anlatırken hiç gözlerini kaçırmamıştı. Baran tüm bunlara öyle inanmıştı ki, ona söylemediğim için bozuk atıyordu.

"O zaman bana yardım eder miydin?" diye sordum dişlerimi birbirine bastırırken.

"Etmezdim. Sen delirdin mi Zümra? Baban hastaysa iyileşmesi gerekiyor. Bu süreçte kendini yıpratamazsın. Seni öldürmeye kalkan bir adamı sen nasıl görmeye gidersin?" diye soludu Baran. Güçlükle yutkundum.

"Öyle değil!" dediğim an Dağhan'la bakışlarımız buluştu. Babamı görebilmemin tek yolu onun kurallarına göre bu oyunu oynamamdı.

"Yapma Zümzüm, az önce dinledim her şeyi."

"Kendinde değildi. O asla bana zarar vermek istemedi." Ellerimi yumruk haline getirdim. Tırnaklarım derime batıyor, zihnim allak bullak oluyordu. Dağhan oturduğu koltukta rahatça gerindi. Onun bu umursamazlığı karşısında tüylerim ürperiyordu.

"Senin canına kastın var gerçekten." dedi Baran başını iki yana sallarken.

"Anlamıyorsun." İç çektim.

"Evet anlamıyorum. Lisede de böyleydin sen. Bu hayatı baban için yaşıyor gibisin. Dağhan'a kızmıştım ama haklıymış, babanla görüşmeye devam ederek kendini ne hale soktuğunun farkında bile değilsin." Baran'dan işittiğim bu cümlelerin sebebi Dağhan'dı. Ona sertçe baktım. Kaşlarım çatılmıştı, gözlerim içimdeki öfkeyi taşıyamıyordu.

Babamın böyle tanınmasını istemezdim.

"Bu kimseyi ilgilendirmez." dedim sert bir tonla. Dağhan işin daha fazla uzamasını istemiyormuş gibi araya girdi.

"Her neyse, bundan sonra herkes yapması gerekene odaklansa iyi olur. Değil mi Baran?" Baran bir şey demedi. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Dağhan'ın bakışları üzerimdeydi, her hareketimi izliyordu. Özgür gibi görünsem bile içten içe bu esaretin altında çürüyordum. Kimse görmüyordu. Artık Baran da görmüyordu.

NEFRETİN ESARETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin