32. Bölüm: Kumruların Sesi

22.4K 833 401
                                    

Merhaba! Yeniden ben geldim! Kim derdi ki haziran ayına milyon tane konunun sınavlarını koyacaklar diye, gerçekten neyle uğraşacağımı şaşırdım. Umarım sizin öyle değildir, çabucak atlatırız sınavları. Geçen bölüme gelen yorumlar için teşekkür ederim, hepsine dönemedim ama hepsini okudum ve uzun uzun cevaplamak istediğim çok yorum vardı. Yavaş yavaş döneceğim yorumlara.

Bölüm yorumlarınızda buluşmak dileğiyle.

Dinlemek isteyenlere, Cem Adrian - Beni Böyle Bırakma

“Kal beni böyle bırakma.
Nasıl korkuyor insan, böyle yalnız kalınca.
Nolur kal, beni sakın bırakma.
Nasıl titriyor bir kalp, karanlığa alışınca...”

”

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~

32. Bölüm: Kumruların Sesi

Bedenimi zangır zangır titreten derin kabuslardan biri daha karanlığa açılarak son bulduğunda terden sırılsıklam olmuştum. Geceler karanlıktı ve artık bana yalnızca ölümü çağrıştırır olmuştu. Gözlerimi sıkıca bu gerçeğe yummak istediğimi fark ettim. Kalbim kulaklarımda atar bir halde doğrulduğumda boğazım acıyordu. Elim istemsizce yarama kaydı, sargının ıslaklığı elime bulanmıştı. Çıplak ayaklarım sert zemine değdiğinde midem bulanıyordu. Güçlükle ayağa kalktım. Pencere kenarına doğru ilerledim ve perdeyi ses çıkarmadan kenara doğru çekerek ay ışığının yüzüme vurmasına izin verdim.

Boğuluyor gibi hissediyordum. Pencereyi açtım.

Ciğerlerime topladığım hava hep yetersizdi. İçime dolu dolu çekmeye çalıştıkça hava daha da azalıyor, ciğerlerim boş bir balon gibi asılıyordu. Kalp atışlarım çok hızlıydı, kulaklarımda derin bir uğultu vardı.

Sakin ol, sakin ol. O yaşıyor. Henüz kaybetmedin onu.

Bedenim zangır zangır titriyordu. Nefes aldığımı biliyordum ama neden alamıyormuş gibi hissediyordum? Ölecek gibiydim. Açık pencereden kendimi sarkıttım. Açık ağzımdan dolan hava boğazımı yakıp geçmesine rağmen ciğerlerime uğramıyor gibiydi.

Nefes alıyorsun. Bedenin bir savaşa giriyormuş gibi tepki veriyor ama ortada bir savaş olmadığını sen biliyorsun. Zümra, kendine gel.

Bunlar Selim'in sözleriydi. O zaman işe yarayan cümleler şimdi neden işe yaramıyordu? Ellerimi kulaklarıma bastırdım. Bu uğultu dinmiyordu. Karanlık her an çoğalıyor, ölümün sesi şiddetini arttırıyordu. Saniyeler nefes almaya çalışmakla geçti. Ciğerlerim bir harp içindeydi ve kazanmakla kaybetmek arasında gidip geliyordu.

Kulaklarıma kendi kalp atışlarımın sesini bastıran bir ses geldiğinde, kurtuluşa ermemi sağlayacak şey o sesmiş gibi bir hırıltı çıkardım.

NEFRETİN ESARETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin