27. Bölüm: İnkar

25.2K 1.1K 401
                                    

Merhabalar! Geçen bölümün yorumlarını okurken fark ettim sizi ne kadar özlediğimi. Zaman gerçekten hızlı geçiyor, eski bölümlere dönüp onları tekrar okuyorum bazen. O zaman daha da bağlanıyorum her bir karaktere. En çok Zümra, en değerlilerimden Zümra... Bu bölüm nedense ona sarılmayı çok istediğim bölümdü. Keşke onu kucağıma yatırsam ve saçlarını okşasam dediğim çok şey oldu yirmi yedi bölüm boyunca. Umarım siz de okurken hissediyorsunuzdur ona verdiğim değeri ve anlıyorsunuzdur yaptıklarının sebebini.

Okurken satırarası yorum yaparsanız beraber sohbet edebiliriz. Bu akşam buradayım çünkü. Yorumlarınızı bekliyor olacağım. Biliyorsunuz yorum sayılarımız oy sayılarına göre çok çok az, elbet kimseyi fikrini belirtmeye zorlayamam ama birlikte eğlenmek varken satırları boş bırakıp gitmeyin lütfen.

Bölümü yazarken dinlediğim parçalardan biri Cem Adrian & Birsen Tezer - Beni Hatırladın mı?
Belki dinlemek istersiniz diye bırakıyorum buraya.

Beğenerek okuyacağınız bir bölüm olması dileğiyle.

İyi okumalar.

İyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İNKAR"

O gece hiç uyumadım. Dağhan'ın kalp atışlarının kazındığı kulaklarım kendini diğer seslere kapatmıştı. Gözlerim onun kederli bakışlarından başka bir şey görmüyordu. Sesim soluğum kesilmiş, iradem bütünüyle gerçeklerin karşısında paramparça olmuştu.

Sen bana, yıldızlara fısıldamayı öğreten kadınsın. Sen benim gökyüzüme değen tek yıldızsın ve her yıldız bir gün söner... Sen de sönüp gidecek misin Zümra?

Gece boyunca sorusu üzerinde düşünüp durdum. Şimdi bir şansım olsa kaçıp gitmez miydim? Kalbimin ihanetine rağmen babasına aşık küçük çocuk kaçıp gitmem için bana yalvarıyordu. Dağhan'ın kalp atışları ya da beni kendine mıhlayan bakışları babama duyduğum özlemi unutturamıyordu. Ben babamın kızıydım. Yattığım yataktan kalkarken başım dönüyordu. Dağhan'ın sorusuna cevap vermeden odama dönmüş, saatlerimi burada öldürmüştüm. Muhtemelen Dağhan uyuduğumu düşünüyordu. Ondan da ses çıkmamıştı saatlerdir. Köşkün ısıtma sistemindeki sorun da bu vakitte çözülmüştü. Buz kesen bedenim şimdi sıcacıktı ama bunun bana yettiğini söyleyemiyordum. Çok üşüyordum. Sanki içimde yıllanmış bir buz kütlesi vardı, korun ortasına düşsem bile üşümeye devam ediyordum.

Kilitlediğim kapıyı açıp koridora çıkarken ayaklarım geri geri gidiyordu. Dağhan yine girişteki büyük salondaydı, biliyordum. Odasında uyumuyordu. Önceleri annesine ait olduğunu öğrendiğim o oda Dağhan'ın kendine verdiği bir cezaydı sanki. Salona çıkan koridoru aştığımda dudaklarımı birbirine bastırdım. Kokusu tüm evdeydi ama ona yaklaştıkça çoğalan, insanı delirten bir şeydi. Ürkütücüydü.

NEFRETİN ESARETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin