Arkamı döndüğümde görmeyi umduğum son kişi orada duruyordu.
Dağınık saçları, beni her gören kişide olan şaşkınlık ve bir çift siyah göz. Bütün beklediğim bu değil miydi? Koşup kollarına atılmam gerekiyordu.
Tabii gerçek olsaydı.
Brad bana doğru iki adım attı. Artık karşımda duruyordu. Adımı yineledi. Sabit siyah gözlerini benden bir an bile ayırmadan bakıyordu. Başımı iki yana salladım. Değildi. O değildi. Artık ona bakmak dayanılmaz bir hal alıyordu.
Elini yanağıma koyarak parmağını yüzümde dolaştırdı. Dokunuşuyla gözlerimi kapattım. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı. Şefkat, özlem ve çaresizlik kalbime doldu ve boğucu bir çaresizlik hissettim.
Ben ona bakınca, gözleri biraz irileşti, ama ifadesi ve duruşu değişmemişti.
''Gerçeksin.'' dedim ağlamamı durduramayarak.
Yüzümdeki yaşları silerek beni kollarına aldı.
''Gerçeğim.''
Sadece sesini duymak bile heyecan dalgalarının vücuduma yayılmasına neden oldu. Omzuna yatarak bunun rüya olmaması için dua ettim. Kollarımı ona daha sıkı sararak sarıldım.
"Ölmüştün," dedim hala rüya görmekten korkarak. "Seni yakmıştım."
Omuzları iç çekişiyle kıpırdandı. "Konuşacak çok şey var."
Evet, vardı ama burada, onun kolları arasındayken konuşmak istemiyordum. Sadece böyle durmak ve saçlarımı okşayışının, yanımda oluşunun tadını çıkarmak istiyordum. "Yorgunum, sadece uyusak olmaz mı?"
Onaylayınca istemeyerek ondan ayrıldım ve yatağıma gittim. Yorganı sıyırarak yerime yerleştim. Çıktığım kolları unutturacak kadar soğuktu. Brad baş ucuma kadar geldi ama yanıma eğilmekle yetindi. "Lütfen." dedim berbat göründüğümü bilerek. "Yanımda olmana ihtiyacım var."
"Gitmem gerek."
Bunu öyle isteksiz ve acıyla söylemişti ki neredeyse benim kadar kötü olduğunu düşünecektim.
Belki öyleydi.
Onu öldürmüştüm, Thomas bıçaklamıştı. Buna rağmen karşımda olması acilen konuşmamız gerektiğini söylüyordu ama yeterli gücüm yoktu. Gerçekleri öğreneceğim zaman gelmişse bile kaldıramazdım.
Üzerimdeki gözlerle gerildim ama Lissa'yla babamın görmesi fikrimi değiştirmem için yeterli değildi. Fark etmemiş gibi yaparak Brad'e bakmayı sürdürdüm. Kolundan tutarak "Lütfen." diye tekrarladım.
O da babamın kapıda olduğunu biliyordu. Ben sırtımı döndüğüm için göz teması kuramıyordum ama Brad tam karşısındaydı. Gözleri benden babama kaydı. Sonra tekrar bana döndü.
Ve gitmesi gereken zaman, diye ağrıyan başımı ovaladım.
Brad hızlıca açtığım yere yerleştiğinde şaşkındım. Babamın buna izin vermesini sağlayacak kadar nasıl güvendiğini merak ediyordum. Gözlerimin etrafındaki mor halkaları tahmin edebiliyordum. İyi uyuyamamış, üstelik deli gibi ağlamıştım. Demek o kadar kötü görünüyordum. Babamın birinin yanımda uyumasına izin verecek kadar kötü.
Brad'in yaşadığı halde bana söylememesi içimi acıtmıştı. O açtığım yorganı yukarı çekerken saçlarımı bir omzumda toplayıp göğsüne yattım. Belimden tutarak ona yaslanmamı sağladı. Sevdiğim kokuyu içime çektim. Harikaydı.
Kapıya göz gezdirdim. Babamla Lissa gitmişti. Ne ara kapıyı kapatmışlardı en ufak bir fikrim yoktu. Yalnız kalmamızdan yararlanarak, ''Brad.'' dedim. Gitmelerine rağmen kendimi iyi hissetmeyip fısıldamıştım.
Baş parmağını sırtımda dolaştırıyor, beni sakinleştirmeye çalıştığında olduğu gibi rahatlatıyordu. ''Hımm?'' dedi bir başka daire çizerken.
''Sen... yani öldüğün zaman kendi bedeninde değildin.'' dedim korkunç sakinliğimi koruyarak.
Belli etmemeye çalışmıştı ama gerilen vücudunu kendimden daha çok hissetmiştim. "Doğru, değildim."
''Ama beni o hücreden çıkardığında sen olduğuna, kokuyu taşıdığına o kadar eminim ki.''
Gözlerim ağır ağır kapanırken cümlemi zar zor tamamlamıştım. Sersemlemiştim. ''Gabriella.'' dedi sakince. Tanrım. Adımı onun ağzından duymayı o kadar özlemiştim ki... Melodik ses dudaklarından dökülürken nahoş gülümsememi takındığımı biliyordum.
Mırıldanarak ''Evet?'' dedim. Gözlerim hala kapalı, ona bu kadar yakın olmanın keyfini sürüyordum.
''Uyumaya çalış,'' dedi saçlarımı öperek.
Az önce saçlarımı mı öpmüştü?
Zaten yarı baygın olmasaydım gerçekten kendimden geçeceğime emindim.
''Söz veriyorum, her şeyi anlatacağım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kontrol (2)
Science FictionArkamı döndüğümde görmeyi umduğum son kişi orada duruyordu. Dağınık saçları, beni her gören kişide olan şaşkınlık ve bir çift siyah göz. Bütün beklediğim bu değil miydi? Koşup kollarına atılmam gerekiyordu. Tabii gerçek olsaydı. Brad bana doğru iki...