Robert Martinez
Kapıyı yumruklarken kızgınlığım sürüyordu. Tüm gece gözüme uyku girmemişti. Alecia... Sürekli onu kaybettiğimi görüyordum. Silahlı çocuklar geliyordu önce, sonra tıpkı dün olduğu gibi gelişiyordu olaylar, fakat bu sefer bıçak Alecia'yı hedef alıyordu.
O kızın rüzgarla beraber gerçek anlamda toz olduğunu nasıl yaşanmamış gibi unutabilirdim? Canlıydı, nefes alıyordu. Alecia'yı kaçıranlar onu öldürdü, ve kız hiç var olmamış gibi ılık bir esintiyle gitmişti. Lissa'ya anlatabilirdim, fakat kimse bana inanmayacak ve aklımı kaçırdığımı savunacaktı.
Olanlara hala anlam veremiyor, kızımın böyle bir işe bulaşmasını aklım almıyordu. Kapıyı tekrar yumrukladım. Var gücümle vurarak Alecia'nın nerede olduğunu öğrenmeden gitmeyeceğimi gösterdim.
"İkinizden biri dışarı çıkmazsa, dün gördüklerimi polise anlatacağım!" diye gürledim. Konuşurken kapıyı çalmaktan vazgeçmiyordum. Boş tehditlerime kendim de inanmıyordum ama o çocukları korkutmak tek seçeneğimdi.
Elimi kaldırdım, gürültülü vuruşlara devam edecekken kapı açıldı. Karşımda Andrew vardı, bana -diğer serseriye oranla- insancıl bir şekilde olayları anlatamayacağını açıklamıştı. Fakat pes etmeyip Alecia'yı kaçıranları bulacaktım. Bu iki çocuk polisin işe yaramayacağını söylemişti, o zaman kendim bulacaktım.
Saçları parlak turuncu olan vurdumduymaz bir tipti. Andrew'in arkasında belirdi. "Yine ne istiyorsun?"
"Alecia'nın kiminle gittiğini biliyorsunuz. Kızıma hemen ne olduğunu anlatmazsanız sizi şikayet edeceğim."
"Hiç durma," dedi bağırarak. Gece boyunca içtiği alkolün kokusu burun deliklerimi sızlatacak türdendi. "Zaten Alecia'yı bir daha asla göremeyeceksin."
"Elliot!" diye bağırdı Andrew. "Gerçeği bilmeye hakkı var, o da senin kadar endişeli."
Elliot küfrederek çıktı, Andrew geçmesi için geri çekilmişti. Kızımın bununla kaldığına inanamıyordum. Sürekli bağırıyor, içki içiyor ve normal gençler gibi davranmıyordu. Silahlarını gördükten sonra, normal değil, diye iç geçirdim.
Koltuğa oturdum, bir an önce Alecia'yı götürüldüğü yerden kurtarmak ve evine götürmek istiyordum. Eskisi gibi basit bir geç kalma için kavga etmeye razıydım artık. Şu an ona ne yaptıklarını düşünmek zorunda kalmamaya ihtiyacım vardı.
Andrew karşısına geçti. Elliot sırf beni sinirlendirmek için ayaklarını -vurarak- sehpaya uzattı. Onunla ilgilenmedim. Alecia'yı bulduktan sonra buradan götürüp bir daha böyle tiplerle görüşmesine izin vermeyecektim. Kim bilir, belki uyuşturucu bile almış olabilirdi. Belki de bu yüzden onu almışlardı! Evet, onlara borcu olabilirdi.
Andrew nasıl toparlayacağını düşünüyordu. "Biz, emm... yani şey,"
Elliot kabaca, "Ne bilmek istedigini söyle, anlatalım, ve git buradan." dedi.
"Kızımı kim kaçırdı?"
"O senin kızın değil." dedi Elliot. Andrew'in sessiz sakin cevaplarına katlanamıyor, derhal gitmemi istiyordu.
Andrew konuşmaya başladı: "O bir şey. Sana anlatamam, ama Alecia şu an senle olduğundan daha güvende. O kadar koruyucu davranıyorlar ki bir daha buraya gelmesine izin verilmeyecek."
Gizli saklı işlere dayanamıyordum. Onun güvende olacağı tek yer eviydi. Zorla tutulduğu bir yeri nasıl sevebilirdi ki? "Ona ne oldu? Bana anlatmalısınız çocuklar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kontrol (2)
Science FictionArkamı döndüğümde görmeyi umduğum son kişi orada duruyordu. Dağınık saçları, beni her gören kişide olan şaşkınlık ve bir çift siyah göz. Bütün beklediğim bu değil miydi? Koşup kollarına atılmam gerekiyordu. Tabii gerçek olsaydı. Brad bana doğru iki...