"Alecia, buraya Brad için geldik. Diğer gizemler bizi ilgilendirmiyor." dedi Elliot. "Lütfen mümkün olduğunca az sorun yarat."
Travis yaslandığı duvardan tek hamlede doğruldu. Dudaklarında yumuşak bir gülümseme belirirken her saniye yaklaştığı gerçeğini görmezden gelemiyordum.
Elliot elini gözümün önünde gezdirdi. "Duydun mu? Becca sorununu çöz ve belaya bulaşma." diyerek beni uyarmaya çalıştı.
"Çok geç." dedim. Travis tesadüfmüş gibi rahatça yanımıza geliyordu.
Elliot, "Ne yaptığını çabuk söyle bana." derken alkışlama sesi duyuldu.
Gözlerimi Travis'ten ayırıp Elliot'ın yanına gelen mutlu Lillian'a çevirdim. "Ekip toplanmış!" dedi. Ardından üstüme bakarak, "Hey, elbiseyi neden çıkardın?" diye sordu.Elliot'ın yüzünü tembel bir gülümseme kaplarken Lillian'a hayran hayran bakmasını izledim. Elini -dibinde olmasına rağmen- sallayarak, "Selam." dedi. Tüm o dikkatli olmamı söyleyen kelimeler havaya karışmıştı.
"O konuyu bir daha açma, Lillian." dedim. Travis konusunda onu suçlamak için önce tüm olayı Lillian'a anlatmam gerekirdi. Gel gelelim kendi utancımda boğulurken bir kişinin daha eklenmesini istemiyordum.
Ellerini kaldırarak, "Tamam." dedi Lillian.
Elliot'ın kafası karışmış gibiydi. "Ne ara kanka oldunuz siz?"
Omuz silktim.
Elliot hala etrafa sersemce bakarken, Lillian bir başka tarafa el salladı. Aynı anda döndük. Gelen... Hunter'dı? "Hey! Hunter." diye çağırdı Lillian. Donmuş halde Hunter'ın gelişini izledik.
Elliot bir küfür savurdu. "Çağırma şunu." derken bana hak vermem için baktı.
Yeniler yerine rahatlıkla güvenebileceğim biri daha fena olmazdı. Tepkisiz kalmayı seçtim. Yoksa olası bir kavgaya hazırlanmam gerekebilirdi.
Lillian, bir bana bir Elliot'la baktıktan sonra, "Nedenini öğrenebilir miyim?" dedi. Küfrettiği için ona daha çok kızmıştı.
"Geçmişimiz pek parlak değil." diye açıkladım.
"Ayrıca," dedi Elliot. "Onu öldürecek kadar renksiz."
Lillian gözlerini devirdi.
"Merhaba." Hunter ondan beklenecek parlak bir gülümsemeyle Lillian ve bana baktı. Elliot'ı görmezden geliyordu. "Gelmeyi başarmışsın."
Sonunda beni anlayan biri. Bu daha çok, "Kurtulmanıza yardım ettiğim halde neden Konseydesin?" sorusuydu.
Gülümsemeye çalıştım. "Ne diyebilirim, konuşulacak çok şey var."
"Bu yüzden benimle geliyorsun."
Travis'in sesiyle döndüm. Bir grup insan karşısında değilmiş gibi, umursamazca konuşmuştu. Bana dokunmaması için özellikle mesafeye dikkat ediyordum.
"Kahvaltı yapıp Dave'in dersine yetişmeliyim." dedim. "Üzgünüm, zamanım yok."
Bu kadar kişinin önünde ona karşı çıktığım için mi, yoksa konuşmak istemediğim için mi gerildi karar veremedim. "O zaman arkadaşların bize biraz müsaade eder." deyip sırayla hepsiyle göz teması kurdu.
Hunter, "Tabii." diyerek onu itelerken Lillian merak etmişti ama ona karşı çıkmadı. Eğer karşımdaki Travis ise, bana değil ama arkadaşlarıma dediğini yaptırabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kontrol (2)
Научная фантастикаArkamı döndüğümde görmeyi umduğum son kişi orada duruyordu. Dağınık saçları, beni her gören kişide olan şaşkınlık ve bir çift siyah göz. Bütün beklediğim bu değil miydi? Koşup kollarına atılmam gerekiyordu. Tabii gerçek olsaydı. Brad bana doğru iki...