KONTROL / Bölüm 8

8.7K 822 12
                                    

Hunter masanın yanında durmuş, ellerini lacivert pantolonunun üzerine giydiği kuru kafa desenli tişörtüne yerleştirmişti. En az benim kadar şaşkın görünmesinin gerçek olup olmadığını merak ettim.

"Lütfen, Hunter. Lütfen gerçekten burada olduğunu ve bunun bir tesadüf olduğunu söyle."

Konuşurken etrafa bakıyordum. Tamamen boş olduğundan emin olsam bile rahat değildim.

"Değil, şu an odamda olmam gerekiyor. Sen olduğunu tahmin etmem lazımdı."

"Odanda mı olman gerekiyor? Kendi isteğinle buraya gelmediğini mi söylüyorsun?"

Bir süre sarı saçlarıyla oynadı. Sonra inanmayan gözlerle bakarak, "Seni düşünüyordum!" dedi.

"Anlamadım?"

"Yarım saat kadar önce otoparkta mıydın?"

Elliot'la hastaneye yeni geldiğimiz zamandan söz ediyordu. Ürkerek, "Bu ne anlama geliyor?" diye sordum.

"Çünkü kendimi şimdi olduğu gibi orada bulmuştum. Hepsi seni düşündüğüm için oldu."

Kaşlarımı çattım. "Neden beni düşünüyordun?"

Bu sorunun cevabı, bilokasyonu kendi istediği dışında kullanmasından daha çok meraklandırıyordu beni.

"Eskisi gibi olamayacağımızı biliyorum ama arkadaş olarak kalmayı hak ettiğimi düşündüm. Her neyse, önemli olan o değil."

"Buradaki saçma durumdan daha önemli ne olabilir?"

"Otoparkta muhtemelen sana yakın bir yere gitmiş olmalıyım, şu anki gibi. Fakat seni göremedim."

"Hadi ama! Fazla zamanım yok," dedim. "Önemli kelimesinin anlamını bildiğinden şüphe ediyorum, Hunter."

"Hep sabırsız oldun," dedi sırıtarak. Tam sinirden üzerine atlayacak kıvama gelmiştim ki aklına bir şey takılmış gibi ciddiyete büründü. "Burada önemli olan, takip ediliyor olmanız."

"Ne! Kim tarafından?"

"Bilmiyorum, tek gördüğüm otoparkta arabadan inen dört adam. Tehlikeli tiplerdi."

Hah. "Sende direk bana bağladın, değil mi?"

"Bomboş yerde, sizinle aynı yerde olmaları tesadüf mü? Ayrıca belayı çekme gibi bir özelliğin var."

İşte şimdi dikkatimi çekmeyi başarmıştı. "Tamam, peşimizdeler diyelim. Neden o zaman yanına gelme dürtüm şimdi olduğu gibi bizi bir araya getirmedi?"

"Bunu Konseyin kütüphanesinde okumuştum." Bir saniye! O da mı merkezden ayrılıp oraya yerleşmişti? Hunter'a bu konuyu sormayı sonraya sakladım. Devam etmesini bekledim. "Senin de beni düşündüğün zaman buluşabilme ihtimali oluyor. Doğru mu?"

Ah.

Utançla dudağımı ısırarak, "Sana sormam gereken birkaç şey vardı." dedim.

Gülmesini veya konu hakkında espri yapmasını bekliyordum. Aksine ciddiyetini bozmadan devam etti: "Buradan çıkmalısınız, hangi hastanedeyiz?"

"Herson Hastanesi, Bay Grant'ı getirdiğimiz yer."

Gittiğimiz futbol maçında fenalaşan, David adındaki adamı buraya getirdiğimizi çok net hatırlıyordum. Konudan uzaklaşmamaya çalışarak onu dinlemeye koyuldum.

"Tamam, muhtemelen arabanızı ve gideceğiniz yerleri sizden önce biliyorlardır." dedi. Gergindi. Kurtarmaya çalıştığı sadece ben değildim, Elliot, Beth, Andrew ve Brad'i bilerek konuşuyor, ona göre plan yapıyordu. Ne ara bu kadar iyi olmuştu?

Kontrol (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin